Category Archive Blog

Solar Cell, Güneş Pili, Güneş Hücresi

İngilizce karşılığı solar cell olarak bilinen güneş pilleri ışığı doğrudan elektrik enerjisine çevirme yeteneğine sahip fotovoltaik araçlara verilen isimdir. Diyot ama yarı iletken bir biçimde çalışan güneş hücresi, güneş ışınlarında bulunan enerjileri iç fotoelektrik reaksiyon aracılığı ile elektriğe dönüştürür.

Bu alanda gerçekleştirilen çalışmalar şimdilerde organik ve inorganik olmak üzere iki kola ayrılmış durumda. İçerik bakımından silikona yoğunlaşmış durumda olan güneş pilleri inorganik olarak tanımlanırken daha çok organik içeriklere sahip güneş pilleri ise organik sınıfına girmektedir. Makalenin bu kısmına dek sizlere güneş pili nedir ya da diğer bir deyişle güneş hücresi nedir gibi sorulara cevap verdiğimizi sanıyorum kısaca. Şimdi biraz daha öz bilgiler vermek suretiyle devam edelim makalemize.

En basit şekilde güneş pilleri eski tür hesap makinelerinde kullanılan bir enerji depolama aygıtı idi. Yüksek voltajlı ya da düşük voltajlı olmak üzere birçok farklı şekilde istifade edebildiğimiz güneş pilleri farklı alanlarda da çok rahat bir şekilde kullanılmaktadır. Nanokar olarak biz de bu alanda en iyi güneş pilleri ile müşterilerimizi buluşturmak ve ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyoruz.  Makalenin en başında cümle içinde fotovoltaik diye bir kavram kullandım. İzninizle size bundan bahsetmek istiyorum. Fotovoltaik üzerine güneş ışığı düştüğü zaman uçlarına elektrik gerilimi oluşan yapıları ifade etmede kullanılan bir kavramdır.

Tedarikçi : www.nanokar.com

NANOTEKNOLOJI VE ENERJI

Günümüzde enerji modern yaşamımızın can damarlarından biridir. Yıllardır insanların temel enerji kaynağı olan fosil yakıtların büyük bir kısmını düşüncesizce tüketmekteyiz. Bu yakıtlara olan bağımlılık bizi çevre ve tüketim problemleriyle karşı karşıya getirmektedir. Bu problemler enerji üretimi,  nakli ve tüketimi alanlarında yeni yöntemlerin bulunmasını zorunlu kılmaktadır. Yirmi birinci yüzyılda, güvenli ve uzun vadeli enerji kaynaklarının oluşturulması en büyük zorluklardan biridir.  Diğer bir zorlukta üretilen enerjinin etkili ve güvenli bir şekilde başka yerlere taşınması ve kullanılabilmesidir.  Etkili çözüm yolları sunan yeni teknolojik gelişmeler ile bu gibi zorluklar çözülebilmektedir. Bu noktada nanoteknoloji, enerji problemleri için öngörülen çözümlere kapı açan anahtarı temsil eder. Nanoteknoloji, sıra dışı özelliklere sahip nanomalzemeler sunmaktadır. Bu malzemeler enerji üretimini ve tüketimini değiştirtilebilecek özelliklerde olabilirler.
Nanoteknolojinin enerji sektöründeki olası kullanım alanlarından bahsetmeden önce bu nanomalzemelerden birkaçının nasıl olağanüstü özellikler sergileyebildiklerini görelim.
Son yıllarda akademik araştırmaların ilgi odağı olduğu nanomalzemelerden biri Karbon Nanotüp (CNT) tür. Karbon Nanotüp, Japon bilim adamı Sumio Iijima tarafından 1991 yılında keşfedilmiştir. Çok ince duvarlı olan bu tüpler tek sıra karbon atomundan oluşan bir grafen katmanının silindir şeklinde birleştirilerek elde edilir. Tek Duvarlı Karbon Nanotüp (SWCNT) ve Çok Duvarlı Karbon Nanotüp (MWCNT) olmak üzere iki çeşittir. CNTler olağanüstü dayanım, esneklik, elektrik ve ısıl iletkenlik gibi özelliklere sahiptirler. Bu özellikleri sayesinde, enerji alanlarında kullanımları ile ucuz, kolay ve daha etkili enerji üretim, taşıma ve tüketim metotlarına ulaşılabilmektedir.
2004 yılında keşfedilmiş diğer bir yeni nanomalzeme ise Grafen’dir. Altıgen bal peteği kristal yapısına sahip birbirlerine kovalent bağlarla bağlanmış karbon atomlarından oluşur. Karbon Nanotüp gibi, Grafen de enerji alanında kullanım için önemli olan olağanüstü fiziksel ve kimyasal özellikler göstermektedir. Grafenin enerji sektöründe kullanılması üzerine birçok çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmaların bir kısmı elektrik enerjisinin etkili bir şekilde taşınması ve depolanması üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Karbon Nanotüp ve Grafene yanı sıra enerji alanında olağanüstü uygulamalar bulan çeşitli nanoparçacıklar da vardır. Büyüklükleri 1-100 nm arasında değişen nanoparçacıkların yüzey alanları çok geniştir buda kimyasal etkinliklerinin artmasına sebep olmaktadır. Ayrıca, mükemmel optik ve iletkenlik özelliklerine sahiptirler. Güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklardan enerji toplanması, nanoparçacıkların yoğun olarak kullanıldığı ana uygulamalardan biridir. Nano boyutlu diğer parçacıklarda sayısız mükemmel özellikler göstermektedir. Nanomalzemelerin kullanım alanlarını şu şekilde özetleyebiliriz; güneş enerjisi, hidrojen teknolojisi, enerji depolama, yakıt hücreleri, enerji taşımacılığı ve enerji tüketimi. İlerleyen yıllarda, nanoteknoloji sayesinde nanomalzemelerin bahsedilen alanlarda kullanımının enerji tüketimini nasıl değiştireceğini uzun vadede göreceğiz.

 

ALTIN NANO PARTİKÜLLER VE YARARLARI

Altın (Au) Nano Tozlar  

Mevcut en eski ve en popüler nanoparçacılardan biri olan altın nanopartiküller estetik değerleri yüzyıllar boyunca kullanılmıştır ve son zamanlarda optik-elektronik özelliklerine yönelik çok çeşitli yüksek teknoloji alanları mevcuttur.

Altın (Au) Nano Tozlar
Mevcut en eski ve en popüler nanoparçacılardan biri olan altın nanopartiküller estetik değerleri yüzyıllar boyunca kullanılmıştır ve son zamanlarda optik-elektronik özelliklerine yönelik çok çeşitli yüksek teknoloji alanları mevcuttur. Az sayıdaki nanoparçalar altın nanoparcının çok yönlülüğünü ve potansiyelini sunar ve daha fazla kullanımlar her geçen yıl araştırılır ve ortaya çıkarılır.
Nanokar, herhangi bir imalat ihtiyacını, araştırma projesini veya başka bir uygulamayı karşılamak için bir dizi altın nanoparçası satmaktadır. Altın tozu olarak görünen, 50 ila 100 nanometre arasında değişen altın nanoparcını sunuyoruz.
Altın (Au) Nano Toz Uygulamaları
Estetik uygulamalar: Altın, altın tozlarının klasik kullanımı olan altın, sadece beklenen ‘altın’ üretirken çeşitli canlı renkler üretmek için çeşitli katkı ve uygulamalarla manipüle edilebilir.
Optik: Altın nanoparçacıkların optik özellikleri, medikal görüntüleme, fotoğrafçılık ve diğer optik / görüntüleme uygulamalarında fayda sağlamaktadır. Kanser teşhisi ve fototerapi tedavisinde altın tozu potansiyelinin araştırılması özellikle ilgi çekici.
Elektronik: Altın tozu iletken bileşikler, süspansiyonlar, kaplamalar vb. Üretmek için basit ve etkili bir yöntem sunan sayısız elektronik imalat proseslerinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Altın nanoparçacıkları oldukça hassas üretim proseslerinde özellikle kullanılmaktadır.

Az sayıdaki nanoparçalar altın nanoparcının çok yönlülüğünü ve potansiyelini sunar ve daha fazla kullanımlar her geçen yıl araştırılır ve ortaya çıkarılır.

Nanokar, herhangi bir imalat ihtiyacını, araştırma projesini veya başka bir uygulamayı karşılamak için bir dizi altın nanoparçası satmaktadır. Altın tozu olarak görünen, 50 ila 100 nanometre arasında değişen altın nanoparcını sunuyoruz.

Altın (Au) Nano Toz Uygulamaları

Estetik uygulamalar: Altın, altın tozlarının klasik kullanımı olan altın, sadece beklenen ‘altın’ üretirken çeşitli canlı renkler üretmek için çeşitli katkı ve uygulamalarla manipüle edilebilir.

Optik: Altın nanoparçacıkların optik özellikleri, medikal görüntüleme, fotoğrafçılık ve diğer optik / görüntüleme uygulamalarında fayda sağlamaktadır. Kanser teşhisi ve fototerapi tedavisinde altın tozu potansiyelinin araştırılması özellikle ilgi çekici.

Elektronik: Altın tozu iletken bileşikler, süspansiyonlar, kaplamalar vb. Üretmek için basit ve etkili bir yöntem sunan sayısız elektronik imalat proseslerinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Altın nanoparçacıkları oldukça hassas üretim proseslerinde özellikle kullanılmaktadır.

Tedarikçi: www.nanokar.com

 

KANSER TEDAVISINDE GRAFEN’IN ÖNEMI

Kanser hastalığı vücudumuzdaki hücreler kontrol dışında yeni ve anormal bir şekilde çoğaldığı zaman başlamaktadır. Bu anormal hücreler topaklanarak tümör yapılarını oluşturur. Ayrıca bu kanserli hücreler vücudun diğer bölgelerine yayılarak yeni tümörlü bölgeler oluşturup tüm vücuda yayılmasına neden olmaktadır.


Tümörün büyüklüğü çevresindeki organları veya önemli kimyasalları taşıyan kanalları etkilemektedir. Örneğin, pankreastaki bir tümör safra kanallarına hasar vererek tıkamaya bağlı sarılığa sebep olabilmektedir. Beyin tümörleri beynin önemli yerlerine baskı yaparak bayılmalara veya daha ciddi sağlık problemlerine sebep olmaktadır.  İştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk gibi sonuçlarda yaygın bir şekilde görülebilir.

Son yılların en popüler malzemelerinden biri Grafendir.  Dikkat çekici özelliklerinden dolayı Grafen birçok alanda kullanılmaktadır. Örneğin, Grafen hafif, kuvvetli, esnek ve iletken bir malzemedir. Manchester Üniversitesindeki araştırmacılar, Grafenin bu karakteristik özelliklerini keşfettiklerinden dolayı 2010 yılında Nobel Fizik Ödülünü kazanmışlardır. Grafen ve Grafen temelli malzemelerin, fiziksel araştırmalarının yanı sıra biyolojik alanlardaki araştırmaları da dünya çapında devam etmektedir. Manchester Üniversitesi Hücre Metabolizma Merkezinin yöneticisi olan Profesör Lisanti, kanser hücrelerinin birçok tümörlü yapıları oluşturmasının yanı sıra, kemoterapi, radyoterapi ve zorlu ameliyat süreçlerinden sonra bile vücutta varlığını sürdürdüklerini söylemiştir. Bu tip kök hücreler kanserin bütün vücutta yayılmasına sebep olmaktadır. Kanser hücrelerinin vücuttaki yayılım prosesine tıp alanında metastaz denmektedir. Kanser ölümlerinin %90 gerçekte kanserden değil bu metastaz prosesinden kaynaklanmaktadır.

Kanserli kök hücreler diğer hücre tipleri gibi davranmazlar.  İlaç tedavisinden, radyoterapiden veya kemoterapiden etkilenmeyebilirler. Dolayısıyla, tedavi sonrasında tümörlerin nüksetmesi konusunda kanserli kök hücreler önemli role sahiptirler. Kanserli hücrelerin bu tip karakteristik özelliklerinden dolayı da kanser dünya çapında çözümü olmayan bir problem haline gelmiştir.

Bilim insanları, kanseri moleküler seviye yok edebilmek için çeşitli tedavi yöntemleri geliştirmişlerdir. Bu yöntemler, vücuttaki genetik anahtarları ve molekülleri etkileyerek kanserli hücrelerin büyümesini engellemektedir. Gen tedavi yöntemlerini içeren klinik denemeler hala devam eden çalışmalardır. Bu deneysel çalışmalar, hastalığı önlemek veya tedavi etmek için kişilerin hücrelerine genetik maddeler eklenmesi hakkındaki konular içermektedir.

Kanser tedavisinde, Grafen oksit en çok umut vaat eden malzemelerden biridir. Son yıllarda da Grafen ve Grafen temelli maddeler kanser tedavilerinde adı geçen en popüler malzemeler olmuştur.  Dr. Lisanti, grafen oksit malzemesinin suda kararlı olduğunu ve bu özelliği sayesinde birçok biyomedikal alanda kullanılabileceğini belirtmiştir. Grafen oksit kanser hücrelerine kolayca bağlanabilir ve hücrelerin içine nüfuz edebilir böylece ilaç salınımında kullanılabilecek bir maddedir. Ayrıca, Grafen oksit etkili bir anti kanser ilacı olarak da kullanılabilmektedir.  Grafen oksit kanserli hücrelere uygulandığı zaman, kanser kök hücreleri tümör yapılarını oluşturamamakla beraber kanser olmayan kök hücrelere dönüşümünü sağlamaktadır. Bunun anlamı, Grafen oksit sadece kanserli hücrelerin tespitinde değil kanserin tedavisinde de kullanılabilmektedir.

Detaylar İçin : http://www.nanokar.com/

Nano Malzemeler Nedir ?

Nanomalzemeler, yalnızca minyatürizasyonda yeni bir aşama olarak düşünülmemelidir; tümüyle yeni bir alandır: nanodünya, atomik ve kuantum fenomenleri ile hacimsel (bulk) malzeme ölçeğinin arasında yer almaktadır.

Nanomalzemeler, metal, seramik, organik moleküler topluluk, polimerik ya da kompozit malzemeler olabilir.

Tanımlayıcı nitelikleri 1 ile 100 nm arasındaki boyutlarıdır.

Geleceğin teknolojilerinin atom, molekül ve nanoküme boyutlarında, malzemenin şeklinin

kontrol edilmesi, nanoyapıların organize edilmesi, aygıtlara dönüştürülmesi, malzemenin ve yüzeylerin tasarlanması-işlenmesi üzerine inşa edileceği öngörülmektedir.

Nanomalzemeler boyutlarından dolayı, elektronik, fotonik, manyetik, reolojik, yapısal ve mekanik niteliklerinde olumlu yönde farklılık gösterirler. Bu farklılığın nedenleri ise, yüksek yüzey-hacim oranları, hacimsel davranışlar ortaya çıkmadan sınırlı sayıda atom ya da molekül arasındaki kooperatif fenomenler ve nano-boyutlu yapılarda ortaya çıkan kuantum etkileridir.

  1. Çok işlevli nanokompozit malzemeler

 

Sensör, katalizör, yakıt hücreleri ve elektrotlar, polimerik nanokompozitler, yüksek kapasiteli verim 

depolama sistemleri için manyetik nanokompozitler; otomotiv, cam, ambalaj ve beyaz eşya sanayi için

nano-kaplamalar, boyalar ve akıllı (smart) tekstil ürünleri.

 

  1. Biyoesinli malzemeler ve katalizörler Yapay enzimler, moleküler aygıtlar, yapay fotosentetik sistemler

 

  1. Kendiliğinden düzenlenme (self-assembly) yöntemleri ile nano-elektronik ve nanomekanik

aygıtlar.

Nano malzemeler, geleceğe özgü yaklaşımla ileri teknolojik ürünlerdir.

Detaylı Bilgi: Nanokar.com

 

NANOTEKNOLOJI VE GIDA ENDÜSTRiSi

Günümüzde nanoteknoloji, doğada bulunan maddelerden farklı olarak biyolojik moleküllerin özelliklerini kısmen veya tamamen değiştirerek, gıda sanayiinde önemli potansiyele sahiptir. Araştırmacılar yalnızca gıda tadını değil, aynı zamanda gıda güvenliği, besin dağıtımı gibi konuları etkileyecek olan nanomalzemeler üstünde çalışmaktadırlar. Yiyeceklerin yetiştirilmesi, üretilmesi, işlenmesi veya paketlenmesi sırasında nanoparçacıklar ve nanoteknoloji teknikleri kullanıldığında, gıda “nano-gıda” olarak adlandırılabilir. Nanoteknolojinin gıda endüstrisindeki önemi özellikle üçüncü dünya ülkelerinde yüksek kaliteli besin maddeleri ve içme suyuna ulaşmadaki bazı zorluklar nedeniyle etkili bir yöntem olarak düşünülmektedir.

Tarımdan gıdaların paketlenmesine kadar nanoteknoloji uygulamalarına bazı örnekler aşağıda listelenmiştir.

Tarım Alanında

Pestisit, gübre ve diğer tarımsal kimyaları daha etkili bir şekilde vermek için nanokapsüller

Büyüme hormonlarının kontrollü olarak verilmesi

Zemin koşullarını ve ekin büyümesini kontrol etmek için nanosensörler

Hayvanların ve bitki patojenlerinin tespiti için nanosensörler

Aşıları aktarmak için nanokapsüller

Bitkilere DNA modifikasyonları uygulamada (Targeted Genetic Engineering), Nanopartiküller

Gıda işleme

Standart bileşenlerde nutrasötiklerin biyolojik uygunluğunu arttıran nanokapsüller

Nanokapsüllü aroma arttırıcılar

Jelleşme ve viskozleştirici ajanlar olarak Nanotüpler ve nanoparçacıklar

Gıdanın zararlı kimyasallarını veya patojenleri çıkarmada Nanoparçacıklar

Besin maddelerinin daha iyi bulunması ve dağılması için Nanoemülsiyonlar ve partiküller

Gıda Paketlemesi

Floresan nanopartiküller, kimyasal maddeleri ve gıda kaynaklı patojenler gösteren antikorları tutturmak için kullanılır

Sıcaklık, nem ve zamanı kontrol etmek için biyolojik olarak parçalanabilen nanosensörler

Nanokiller ve nanofilmler, oksijeni absorbe eden ve bozulmayı önleyen bariyer materyalleri olarak kullanılabilir

Etilen tespiti için elektrokimyasal nanosensörler

Antimikrobiyal ve antifungal yüzey elde etmek için gümüş, magnezyum ve çinko gibi anti bakteriyel nanoparçacıklar

Daha hafif, daha güçlü ve ısıya dayanıklı ambalaj filmleri elde etmek için silikat nanopartiküller

Gıda Takviyeleri

İlaç taşıyıcı olarak selüloz nanokristal kompozitler

Nanochoclates, gıdanın rengini veya tadını değiştirmeden besin maddelerini hücrelere daha verimli bir şekilde taşımak için kullanılır

 

Daha fazla bilgi için: http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0924224411000021

 

Antimikrobiyal Masterbatch

İşlenmiş Eşyalar ile İlgili Tebliğ Taslağı Yayınlandı

Antibakteriyel ürünlerin piyasaya sunulmadan önceki üretim aşamalarından, tüketiciyle buluştuğu ana kadar geçtiği işlemler Halk Sağlığı Kurumunun Biyosidal Dairesi tarafından kontrol ediliyordu. Piyasaya bir ürünün antibakteriyel olarak sunulabilmesi için de kurum tarafından yetkilendirilmiş laboratuvarlar tarafından yapılacak kimyasal analizler, antibakteriyel etkinlik testleri ve toksisite testleri gibi çok kapsamlı ve uzun testlerin yapılması gerekiyordu. Buraya kadar herhangi bir sorun yok. Çünkü çamaşır deterjanı gibi, sinek öldürücü ilaçlar gibi, antibakteriyel sıvı ve katı sabunlar gibi kişisel ve ya umumi hijyeni ilgilendiren konularda, üretilen ürünlerin iddia ettiği savları gerçekten sağlayıp sağlamadığının kontrolü oldukça önemliydi. Bütün bu kontroller de Biyosidal Ürün Yönetmeliği kapsamında yapılıyordu.

Fakat malesef en büyük sorun, ana işlevi antimikrobiyal etkinlik sağlamak olmayıp, ürünün bakterilerin üzerinde büyümesini engelleyip korunmasını sağlamak amaçla üretilen antimikrobiyal ürünler için oluşuyordu. Bu tip ürünler Biocidal Products Regulation olarak geçen Avrupa Birliği yönetmeliğinde ”Treated Article” yani Türkçe ifadeyle işlenmiş eşya olarak geçiyordu fakat Türkiye’deki yönetmelikte bu tür ayrı bir bölüm bulunmuyordu. Bu sebepten dolayı ana işlevi antimikrobiyallik olmayan; antibakteriyel temizlik fırçası, antibakteriyel elektrik anahtarı, antibakteriyel kalem gibi örnekleri çoğatılabilecek ürünler için Biyosidal dairesi piyasadaki ürünlerin değerlendirilmesi konusunda bir sorun yaşıyordu.

Bütün bu sorunlar göz önüne alındığında, Biyosidal Dairesi, 2015 Haziran ayı itibariyle, 2016 Eylül itibariyle yürürlüğe girmesi planlanan İşlenmiş Eşyalar Tebliği’nin taslağını yayınladı. Bu tebliğe göre bir ürünün işlenmiş eşya olup olmadığına dair karar Biyosidal Dairesi’nin yayınladığı işlenmiş eşya karar ağacına (Resim 1) göre karar verilecek. Daha sonra tebliği yayına girdikten 3 ay içerisinde de daire bu konuyla ilgili detaylı bir kitapçık hazırlayarak üreticilerin kafasındaki soru işaretlerini de giderecek.

Resim 1- Biyosidal Dairesi tarafından yayınlanan işlenmiş eşya karar ağacının özellikle
antimikrobiyal katkı eklenmiş ürünleri ilgilendiren kısmı

 

Yukarıdaki resimde, Biyosidal Dairesinin bir ürünün İşlenmiş eşya olup olmadığına dair karar verirken geçilen aşamaların bir kısmı anlatılmaktadır. Bu kısmı paylaşmamızın sebebi üreteceğiniz, örneğin plastik bir ürüne, katacağınız antimikrobiyal masterbatch biyosidal bir üründür.  Bu katkılar Ürün Tipi 9 (PT 9) kapsamına girmektedir. Bu karar aşamasına yardımcı olması dolduracağınız bildirim formlarında da ürünün biyosidal ürün olmadığına dair açıklamayı net bir şekilde yapmanız gerekecektir.

Kısaca tebliğin getirdiği yeniliklerden bahsetmek gerekirse; eğer bir ürün işlenmiş eşya olarak üretiliyorsa, bu ürünün içerdiği antibakteriyel katkının oranı ve o katkının içerdiği aktif maddenin oranları ve bu katkının ne amaçla kullanıldığına ilişkin bilgilerin işleneceği form üretici tarafından Biyosidal dairesine iletilecek. Bunun yanında yönetmelikte detayları belirtilen ürün etiketinde yer alması gereken bilgilere göre hazırlanacak olan etiketin bir örneği de dosyaya eklenecek. Son olarak da ürünün ne kadar ve hangi mikroorganizmalara karşı antimikrobiyal etkinliğe sahip olduğu iddia ediliyorsa, buna dair uluslararası akredite bir laboratuvardan alınacak analiz raporu da dosyaya ekleniyor.

Yukarıda belirtilen İşlenmiş Eşyanıza dair bilgileri içeren dökümanlardan oluşan dosyanın Biyosidal Dairesi’ne iletilmesinden sonra ürünün piyasada bulunması ile ilgili bir sorun da kalmıyor.

Her ne kadar Eylül 2016 tarihinde yürürlüğe girecek olsa da, üreteceğimiz antibakteriyel katkılı ürünleri üretirken yukarıda belirttiğimiz dosyaları da hazırlamak ve iletmeye hazır olmak yakın zamanda yürürlüğe girecek bu tebliğ konusunda bir sorun yaşamamak açısından üreticiler için de faydalı olacaktır.

Konuyla ilgili her türlü sorularınızla ilgili olarak, özellikle plastik hammaddeler için kullanılan antimikrobiyal katkılar konusunda faaliyet gösteren Nanokar Kimyevi Maddeler firması ile iletişime geçebilirsiniz.

Plastik ürünlerinize antibakteriyel özellikler katmak için sipariş etmek istediğiniz antimikrobiyal masterbatch ürünlerini Nanokar şirketinden tedarik edebilirsiniz.
Firma adresi: http://www.nanokar.com