For detailed information; www.nanocopper.com
Poliüretan (PU), 1937 yılında Otto Bayer ve çalışma arkadaşları tarafından bulunan, karbamat bağlantıları içeren organik üniteler zincirinden oluşan polimerlerdir.
İzosiyonat ve hidroksil grupları arasındaki reaksiyon ürününü (üretan) tekrarlar şeklinde ihtiva eden polimer “poliüretan” olarak adlandırılmaktadır.
Poliüretanlar yapılarına göre değişik kullanım alanlarına sahiptirler. Termoset ve termoplastik olabilirler.
Nanoteknolojinin temeli, moleküler boyutta çalışarak, moleküler yapısı yenilenmiş büyük yapılar elde etmektir
Nanokompozitlerin önemli avantajlarından biri de nano boyutlu inorganik katkı maddelerin ısıl kararlılığını arttırmasıdır.
Polimerlerin ısıl iletkenliklerinin arttırılması amacıyla uygulanan farklı yöntemler vardır. Bunlardan birisi, üretim esnasında polimerlere ısıl iletkenliği yüksek olan tanecik veya lifler katılmasıdır. Bu tanecik katkıları sayesinde polimerin ısıl iletkenliği artmaktadır.
Yaptığımız araştırmalarda poliüretan malzemelere nano (info@seferbas.com ) katkısının polimerik yapıya ait termal, mekanik ve kimyasal özellikleri olumlu olarak etkilediği gözlemlenmiştir.
Detaylı Bilgi İçin: www.nanopoliüretankatki.com
Geleceğin teknolojisi olarak nitelenen nanoteknoloji son yıllarda büyük önem kazanmaya başladı. Nanoteknoloji küçüğün teknolojisi olarak adlandırılıyor. Nano sözcüğü bir fiziksel büyüklüğün milyarda biri anlamına geliyor. Örneğin 1 nanometre, metrenin milyarda birini ifade ediyor. Bir saç telinin çapının 100 bin nanometre olduğu düşünüldüğünde ne kadar küçük bir ölçekten söz edildiği anlaşılabilir.
Nanoteknolojinin neden bu kadar önemli olduğuna gelince; bir aygıtta kullanılan malzemenin boyutu küçüldükçe çalışma hızı artıyor ve o malzemenin yeni özellikleri ortaya çıkıyor. Uzmanlar, yakın zamanda her alanda yeni malzemelerin ortaya çıkacağını ve nanoteknolojiyle hayatımızın kökten değişeceğini belirtiyor. ABD, Japonya, Çin, Güney Kore, İsrail ve AB ülkeleri nanoteknolojiyi öncelikleri arasında görüp yatırım yapan ülkeler arasında. Ancak bu alanda yalnızca maddi yatırım yapılması yetmiyor, yeterli sayıda uzman yetiştirilmesi de gerekiyor.
Çin nanoteknoloji konusunda önümüzdeki 25 yıl boyunca 1 milyon uzman yetiştirmeyi amaçlıyor. AB de 2010 yılında ABD ve Japonya’yı yakalamak için nanoteknolojiyi öncelikli alan olarak ilan etti. Türkiye de bu alanda varlığını göstermeye hazırlanıyor. Prof. Salim Çıracı öncülüğünde Bilkent Üniversitesi’nde Ulusal Nanoteknoloji Merkezi kurulması yönünde çalışmalar başlatıldı. Merkez 30 milyon YTL bütçeyle 2007 yılında faaliyete geçecek.
Çıracı İTÜ’den birincilikle mezun oldu, ABD’de Stanford Üniversitesi’nden master ve doktora derecelerini aldı. IBM Araştırma Merkezleri’nde çalıştı. Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü Kurucu Bölüm Başkanı olarak görev aldı. Ulusal Nanoteknoloji Merkezi ve yakın zamanda her alanı etkilemesi beklenen nanoteknoloji konusunda Çıracı ile konuştuk.
Nanoteknoloji nasıl ortaya çıktı?
Arkasında nanobilim var. Nanobilim de metrenin milyarda biri ölçeğinde bilim ve teknoloji üretmek anlamına gelir. Bu, boyutun nanometreyle ölçülecek şekle indirilmesi değil, o boyuta indirilen malzemenin çok farklı işlevlerinin ortaya çıkması demek. Nanobilim ilk olarak 1960’larda ortaya atıldı. Yapılan çalışmalar malzemenin küçüldükçe tamamen farklı özellikler kazanacağını gösterdi. Ancak 1960’lardan 1990’lara kadar mevcut teknolojilerle idare edildi. 1995’ten itibaren artık nanoteknoloji kullanma zamanının geldiği anlaşıldı. 1995’te benim de bulunduğum bir NATO toplantısında bunu üretebilecek teknolojiye bugün ulaşıldığı ve artık nanoteknolojinin geleceğin bilimi olacağı ortaya çıktı. Nanoteknoloji ondan sonra gündeme gelmeye başladı. Bu arada ABD’li ekonomistler de nanoteknolojinin ABD için çok önemli bir alan olabileceğini, ABD’deki diğer teknolojilerin yavaş yavaş başka ülkelerin eline geçeceğini ve ABD’nin rekabetçi yapısını kaybedeceğini söyleyerek dönemin başkanı Clinton’a yaptıkları baskıyla nanoteknolojiyi öncelikli alan ilan ettirdiler.
Nanoteknoloji ne işimize yarayacak ve hangi alanlarda kullanılıyor?
Nanoteknoloji sayesinde yeni tip otomobiller üretilecek. Çünkü kullandığı malzeme çok farklı olacak, lastikler daha uzun ömürlü olacak. Benzin motoru ortadan kalkacak. Hem imalat teknolojileri hem de hayatımız derinden değişecek. Yakın zamanda nanoteknolojiye sahip ülkelerle sahip olmayan ülkeler arasında büyük fark ortaya çıkacak. Biz de bu yarışta ya atılım yapan ülkeler arasında olacağız ya da olamayacağız. Nanoteknoloji tekstil, savunma sanayi, komünikasyon, bilgi işlem, tıp, enerji alanlarında kullanılacak.
Nanoteknoloji pahalı bir bilim alanı. Bu merkezin maliyeti nasıl karşılanıyor?
Projemizin bütçesi 30 milyon YTL değerinde. 11 milyon YTL DPT’nin, dört milyon YTL de Bilkent Üniversitesi’nin verdiği kaynak var. Geri kalanını proje üreterek karşılayacağız. Kuruluş aşamasından sonra maliyetleri projelerle çok rahat karşılayacağımızı düşünüyorum. Burası 140 kadar uzmanın çalışacağı Nanoteknoloji Mükemmeliyet Merkezi olacak. İlk merkez burada kurulacak, burada yetişen uzmanlar yeni merkezler kuracak.
Nanoteknoloji konusunda ABD’de Ulusal Bilim Vakfı 2015’e kadar 1 trilyon Dolar destek sağlayacağını açıkladı.
Türkiye bu alana ne kadar bütçe ayırmalı?
ABD şu anda nanoteknolojiye en çok bütçe ayıran ülke. Çin, Japonya, Güney Kore de bu alana sağlam bütçe ayırıyor. Almanya, nüfusuna oranla nanoteknolojide dünyanın en ileri ülkesi. DPT 11 milyon YTL verdiği zaman, bu bile bizi harekete geçirmek açısından önemliydi. AB’den birtakım projeler de aldık, Türkiye 7. Çerçeve Programı’na bir milyar Euro katkıda bulunuyor. Bu verilen paranın daha fazlasını almak istiyoruz, ama uzman sayımız az. Bu konuda çok ciddi programlar yapılmalı. Hedefimiz kendi elemanlarımızı yetiştirerek büyümek. Bundan 10 yıl önce ABD araştırma finansmanı bakımından ilerideydi. Şu anda Türkiye’de araştırma kaynağı bulmak ABD’den daha kolay. Ama uzman yetiştirmeliyiz.
Nanoteknoloji Kuluçka Merkezi projesi geliştirdiniz, söz eder misiniz?
Kuluçka Merkezi Cyberpark’ta faaliyet gösterecek. Buradan çıkacak önemli bir buluş orada biraz daha geliştirilecek, ürün haline getirilecek ve pazarlanacak. Yani kuluçka merkezi buradaki öğrencileri pazara hazırlamaya yönelik bir çalışma. Silikon Vadisi’ndeki birçok firma Stanford Üniversitesi’nin bir modeli. Stanford Üniversitesi öğrencilerinin 1951’de kurduğu Stanford Araştırma Parkı, Silikon Vadisi’nin oluşumunu sağladı. Stanford’da yetişen öğrenciler Silikon Vadisi’nin işletmelerini kurdu. Bilkent Üniversitesi bünyesinde kurulan Ulusal Nanoteknoloji Merkezi’nin hedefi de buradaki öğrencilerin teknoparklarda kendi nanoteknoloji işletmelerini kurmaları.
Türkiye’de özel sektörün nanoteknoloji çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Nanoteknoloji Türkiye’de gelişme sürecinde. Şu anda Türkiye’de bu alana bir ilgi var. Herkes yeni bir ürün geliştirmek istiyor. Tekstilde yeni bir polimer, yeni bir boya, yeni bir aygıt geliştirmek istiyor. Daha işin başındayız. Şu anda Türkiye belli yerlere gelmiş, belli göstergeleri iyi olan, ama neredeyse sınırda bir ülke. Şu halimizle biraz ilerlesek de nanoteknolojiye yatırım yapmazsak 25 yıl sonra çok geri kalmış olacağız. İleri teknolojiler ülkeler arasındaki farkı açıyor. 30 bin Dolar’a aldığınız bir arabayı yapan şirket 500 Dolar kazanıyor. Şimdi yeni teknolojiler kullanılarak yapılmış bir kanser ilacının haftalık dozu iki bin Dolar. Bu kadar pahalı olmasının nedeni teknolojinin yalnız onlarda olması. Nanoteknolojide de bu böyle.
Çin’de nanofiberler üzerine yapılan çalışmalar sonucu bu fiberle dokunan kumaşların kir tutmayacağı ve çamaşır makinelerinin sonunun geleceği söyleniyor…
Örneğin ileride klimanın kullanımı azalacak. Üretilen kumaşların vücuttaki nemi buharlaştıran, sizi soğuk tutan etkisi olacak. Ayrıca kumaşlar anında küçük bir potansiyel farkıyla rengini değiştirebilecek. Sabah açık renk bir elbise giyiyorsanız, akşam aynı elbisenin rengini değiştirerek bir davete gidebileceksiniz. Özellikle burada yaptığımız bir çalışmada askeri alanla ilgili, ışığa duyarlı akıllı elbise projemiz var. Biri size lazer ışınıyla nişan alırsa hemen uyarıyor. Enerjiye ihtiyaç duyulduğunda güneş pili gibi çalışıyor. Nanoteknolojinin 2025 yılına kadar gelişmesi bekleniyor.
Nanoteknoloji gündelik yaşamımızı nasıl etkileyecek?
Küçücük telefonunuz dünyanın en hızlı bilgisayarının kapasitesinde olacak, beyninizle koordineli çalışacak. Sağlık göstergelerinizi doktora götürmenize gerek kalmayacak, telefonunuz siz farkında olmadan bu değerleri hastanelere gönderecek. Nanobiyoteknoloji sayesinde genlerde değişiklik yapılabilecek. Çocuğunuz doğmadan göz rengini, boyunu, genetik hatalarını değiştirebileceksiniz. Nanoteknolojinin en önemli etki alanlarından biri de enerji. Bizim hidrojen depolama projemiz var. Vestel’in de hidrojen enerjisi konusunda önemli bir projesi var. Karbondioksit derecesi dünyada alarm veriyor. Hidrojen, mutlaka kullanmamız gereken bir enerji türü. Arabalardan bilgisayarlara kadar her alanda kullanılabilir. Ayrıca inşaatta özellikle boya alanında nanoteknoloji kullanılacak. Nanoteknolojinin bir diğer alanı bilgi işlem ve bilgi depolaması. Bilgisayarlar çok daha gelişecek. Kuantum mekaniği sayesinde binlerce defa hızlanacak. O bilgisayarın sahipleri dünyadaki bütün şifreleri kırabilecek. Yapılan bir araştırmaya göre bir yılda dünya üzerinde 10 üzeri 19 bit bilgi üretiliyor. Bu yıl bu bilgileri CD’lere depolamak isteseniz 6000 km’lik CD’ye ihtiyaç var. Bu bilgileri nanoteknoloji kullanarak bir santimetreküpte depolamak mümkün.
Dünyaya nano diyen Türkler
“Burada nanoteknoloji konusunda çok önemli Türk bilim adamları çalışıyor. Prof. Ekmel Özbay geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdiği bir projeyle AB Descartes Bilim Ödülü’nü kazandı ve bu ödülü kazanan ilk Türk oldu. Bu proje sayesinde bir CD’ye 25 bin film sığacak, internet 100 kat hızlanacak. Doç. Ahmet Oral atomik kuvvet mikroskobu üretti. Bu mikroskoplar atomları görebilecek kadar küçük aletler. Başka aletler de yaptı. Burada bir şirketi var ve dünyanın bütün ülkelerine bu aletleri satıyor. Burada öyle arkadaşlar var ki teknolojiyi yaratmış ve dünya pazarında en iyi yerlere satıyorlar. Bunu daha da geliştirmek istiyoruz. Bu yıl MIT’den Yrd. Doç. Mehmet Bayındır’ı buraya getirdik. Çok genç olmasına karşın dünya çapında bir bilim adamı. Fiber lazerler üzerine çalışıyor. Bunlar çok hızlı lazerler. Bu lazerlerden dokuyu yakmadan, acı vermeden kesecek neşterler yapmak istiyoruz. Eskiden hastanın tümörü alınır ve hasta 10 gün hastanede kalırdı. Şimdi bu fiber neşter sayesinde kısa sürede ayakta endoskopiyle orası yakılıp temizleniyor. Ayrıca bu merkezde yalnızca fizikçiler değil, çok güçlü kimyacılar, nanobiyoteknoloji alanında çalışanlar da var.”
Ulusal Nanoteknoloji Merkezi
“Ulusal Nanoteknoloji Merkezi kurma çalışmaları aslında 2000 yılında başladı. Ben o sırada ABD’deydim. 1996 yılından beri nanoteknoloji konusunda çalışmalar yapıyorum. Avrupa’da çeşitli kuruluşlara nanoteknoloji konusunda danışmanlık yaptım. İlk nanoteknoloji panellerini hazırlayan ve NATO ülkelerinin devlet başkanlarına nanoteknoloji öneren grup içinde yer aldım. 2001 yılında Türkiye’ye döndükten sonra nanoteknoloji merkezi kurmak için girişimlerde bulundum. Projem 2004 yılında Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından kabul edildi. Bu proje altı aydır devam ediyor. Zaten 1990’ların başından beri Bilkent Üniversitesi İleri Araştırmalar Merkezi’nde çalışmalar yapıyorduk. Merkez 2007’de faaliyete geçecek. Ulusal Nanoteknoloji Merkezi’nde ilk ürün olarak arkadaşlarımız dünyanın en küçük Türk bayrağını çizdi. Bu arada bize birçok araştırma talebi geldi. Özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin nanoteknoloji konusunda çok önemli araştırma talepleri var. İlk hedefimiz bu alanda uzmanlar yetiştirmek. Bu uzmanları iş dünyasına araştırmacı olarak yetiştirmek ve endüstriyel buluş geliştirmelerini sağlamak istiyoruz.”
Grafen, altıgenlerin tekrarlanan bir yapısında birbirine bağlanan karbon atomlarından oluşan bir malzemedir. Grafen o kadar incedir ki, iki boyutlu olarak kabul edilir. Grafenin düz bal peteği deseni, dünyadaki en güçlü malzeme olmasının yanı sıra en hafif, en iletken ve şeffaf olan gibi olağanüstü özelliklere de sahiptir. Grafen, neredeyse her endüstride (elektronik, tıp, havacılık ve çok daha fazlası gibi) sonsuz potansiyel uygulamalara sahiptir.
Grafen, bir atomda kalın olan ve aynı zamanda inanılmaz derecede güçlü olan çelikten yaklaşık 200 kat daha güçlü olan en ince malzemedir. Bunun üzerine grafen, ısı ve elektrik için mükemmel bir iletken ve ilginç ışık emilimi yeteneklerine sahiptir. Hemen hemen her sektörde entegrasyon için sınırsız potansiyel ile dünyayı değiştirebilecek bir malzemedir. Grafen son derece çeşitli bir malzemedir ve çeşitli üstün özelliklere sahip farklı malzemeler üretmek için diğer elementlerle (gazlar ve metaller dahil) birleştirilebilir. Dünyanın dört bir yanındaki araştırmacılar, çeşitli özelliklerini ve olası uygulamalarını öğrenmek için sürekli olarak grafen ve patent araştırması yapmaya devam ediyorlar.
Dokunmatik ekranlar (LCD veya OLED ekranlar için)
Transistörler
Bilgisayar çipleri
Piller
Enerji üretimi
Süperkapasitörler
DNA dizilimi
Su filtreleri
Antenler
Güneş hücreleri
Detaylı bilgi için ; www.grafen.com.tr
Tekstil sektörü, en önemli tüketim malları sektörlerinden biridir. Giyim, haneler (perdeler, paspaslar, halılar, çarşaflar, mutfak havluları vb.) Ve spor, medikal, laboratuvar ve filtre malzemeleri gibi teknik tekstil ürünleri gibi çeşitli kullanımlar için tekstil malzemeleri üretmektedir.
Nanomateryallerin kaplama şeklinde ve işlem sırasında uygulanması antimikrobiyal, UV koruması, kir içermeyen ve hidrofobik yüzey gibi akıllı özelliklerin kazandırılmasına yardımcı olabilir.
Akıllı tekstiller tasarlamak günümüzün ihtiyacı haline gelmiştir. Tekstillere özel özellikler kazandırmak için kullanılan geleneksel yöntemler, kalıcı etkilere yol açmaz ve yıkanır. Nanoteknoloji, tekstil endüstrisine kalıcı çözümler sağlayabilir. Büyük yüzey alanı ve küçük yüzey nanomateryalinin yüksek yüzey enerjisi nedeniyle mükemmel doku ve parlaklığa yol açabilir. Özel yapım özellikleri elde etmek için tekstillerde nanomalzemelerin tanıtılmasının çeşitli yolları vardır. Bu süreçte iplikler, lifler ve kaplamalar, proses sırasında nanomalzemeler eklenerek önemli bir rol oynamaktadır.
Nanofiberler, kumaşın kendisi ile elektrospin yapılabilir, böylece yıkama sırasında dışarı çıkmazlar. Ayrıca boyalar, kimyasallar ile karıştırılır ve bazen kumaşın yüzeyi üzerinde kaplanırlar. Tekstil yüzeyine nanomateryaller kaplama geleneksel kumaşlarda olduğu gibi kumaşın hava geçirgenliğini etkilemez. Yöntem, kullandığımız nanomalzemenin doğasına bağlı olarak seçilir. Nanosensor kumaş, mayınlar gibi zor yerlerde çalışan insanlar için her türlü tehlikeyi algılayabilir. Biyosensörler, mikroorganizmaların büyümesini algılayabilen ve muhtemelen durduran akıllı kumaşların içine de dahil edilebilir.
Olarak giyim sanayi nanoteknoloji mekanik mukavemet, renk, nefes alabilirlik, doku ve ısı iletkenliği gibi nitelikleri geliştirdi (sıcak / soğuk) Nanogümüş yoğun, çorap innerwears antimikrobiyal özellikler vermek için kullanılmıştır. Bu enfeksiyonları ve kötü kokuları uzak tutar. Faz değişim malzemeleri vücut ısısında değişime uyum sağlayan vücut ısıtıcılarında kullanılır. Kışları ılık ve yazları serinletir. Nanoteknoloji zarafetiyle leke direnci ve kırışıklık önleyici giysiler de geliştirilmiştir. Nano bitkin giysiler, hastanelerde ve alışveriş merkezlerinde çalışan insanlara olası enfeksiyonları önleyebilir. Sağlık Endüstrisiayrıca yaraların çabuk iyileşmesi için bandajlar üzerine kaplanabilen bazı nanomalzemelerin uygulamasını da araştırmıştır. Bilim adamları günümüzde, kan basıncı, hastanın sıcaklığı gibi yaşamsal belirtileri izlemek için cerrahi eldivenlerde veya bandajlarda kullanılacak kumaşta esnek elctronic devreleri kullanmaya odaklanıyor.
S limanın sanayinin topları, Aymod, giysiler yapımında kullanılan kumaş akıllı çözümler sunmak için geliştiriliyor. In savunma sektörü mermi geçirmez ceketler karbon nanotüplerin özgü özelliklerini kullanan geliştirilmiştir. Diğer bazı nanomalzemeler de, aşırı koşullarda hayatta kalmalarına yardımcı olmak için savunma tekstilleri ve asker üniformalarını geliştirmek için çalışılmaktadır.
Tekstilde Çeşitli Özellikleri Tanıtmak İçin Bize Ulaşın
Tekstil endüstrisinde kullanım için mükemmel kalitede nano malzemeler satın alabilirsiniz.
Detaylı Bilgi İçin : www.nanotekstil.com
Parlatma teknolojileri, pürüzlülüğün 2 nm seviyesine ulaşmasını sağlar. Nano katkılara dayanan cilalayıcılarımızın kullanımı, pürüzlülüğü 2 kat azaltarak 0,9 nm değerine ulaşmasını sağlar.
Standart nano elmas cilası bir hidrofilik (SU BAZLI) parlatıcıdır.
10 ml ve 100ml’lik paket boyutlarında mevcuttur.
Nanodiamond parlatma macunu uygulamaları:
Nanodiamond parlatma macunu kullanarak alıştırma ve cilalama uygulamaları:
Detaylı Bilgi İçin : www.nanopırlantaci.com
Satın Alma Parlatma Macunu için Bize Ulaşın:
Mükemmel kalitede nano malzemeleri kolayca satın alabilirsiniz. Sipariş vermek için NANOKAR ile iletişime geçiniz. Tüm materyaller tescilli kuryeler ve posta ile gönderilir. Info@nanokar.com adresinden bize posta göndererek fiyat teklifi talep edebilirsiniz.
İletişim: +90 216 526 04 90 veya +90 532 134 47 92. Şirketimiz ve yeteneklerimiz hakkında daha fazla bilgi için bizimle iletişime geçmeye davet ediyoruz. NANOKAR olarak size hizmet vermekten mutluluk duyarız.
Cam başta olmak üzere, alüminyum, paslanmaz, boyalı metaller, ahşap vb. malzeme yüzeylerinin antibakteriyel nano kaplama yapılmasıdır. Cam, alüminyum ve paslanmaz metaller yüzeylerine ısıl işlem veya yoğun asidik işlemler olmadan kimyasal çözücü olarak sadece su kullanılmaktadır. Kaplama kimyasalı içerisinde herhangi bir toksik madde yoktur. Her kalınlıktaki malzemeye uygulanabilir.
Dolap camları
Medikal alanlar (cam, mobilya vb.)
Islak zemin malzemeleri
Nemli alan aydınlatmaları
Toplu yaşam alanlarındaki masa, sandalye vb.
Antibakteriyel etken madde olarak nano gümüş kullanılmaktadır. 50-100 nm arasında boyutu olan gümüş moleküllerinin çevre ve insan sağlığına herhangi bir zararlı etkisi yoktur. Yapılan kaplama tamamen saydamdır. Kaplanan yüzeyde renk değişimi yapmaz. Hiçbir çözünmüş evsel kimyasaldan etkilenmez.
Detaylı Bilgi İçin : www.antibakteriyel-kaplama.com
Nano gümüş, antibakteriyel ve koruyucu özelliği olan ileri teknolojik bir malzemedir. Ülkemizde ileri teknolojik çalışmalar yapan firmalar üretmektedir. Nano gümüş ile bir çok sağlık sorununun önüne geçilebildiği gibi bezinlerimizin de korumasını yapabiliriz.
Bu besinnlerimizin başında dünyada ve ülkemizde en çok üretilen ve ticareti yapılan tarım ürünlerinin başında domates gelmektedir.
Nano gümüş ile kabukta mevcut zararlıları (Bakteri,virüs, funguslar )yok edebiliriz.
Kabuktan içeri stoma, lentisel ve yaralardan giren mikroorganizmaları da yok edebilir, kalıcı etkileriyle hasat sonrası yaralanmalarda da etkili olurlar. Çürüme kayıplarını önlerleyebiliriz.
Nano gümüş, nem % 90-95; Yüksek nispi nem hasat sonrası kalitesini en üst düzeye çıkarmak ve su kaybı (kuruma) önlemek için şarttır
Nano gümüş, depolama, taşıma ve rafta oluşacak zararlı unsurların oluşumunu engellerler.
Detaylı Bilgi İçin : www.domateslerde-nanoteknoloji.com
Graphene is a two-dimensional atomic-scale material, that is made of a single layer of carbon atoms that have a high level of cohesion through hybridisation bonds sp2 and arranged in a uniform surface, slightly undulating, with a similar appearance to a honeycomb lattice because of its hexagonal configuration. Graphene is an allotropic form of carbon, as graphite or diamond. Thus, one millimeter of graphite contains three million layers of graphene.
It is the strongest material known in nature, stronger than structural steel with the same density and even harder than diamond, and at the same time, it has a thickness that varies between 1 and 10 carbon atoms. Because of its thinness, this material is considered two-dimensional; it is the only material that can remain stable at just one atom thick.
It is elastic and flexible, graphene also has great electrical and thermal conductivity. This allows for heat dissipation and withstanding intense electrical currents without heating. It is virtually transparent, waterproof and so dense that not even helium can pass through it. It also exhibits many other qualities, such as high electron mobility, a property that will make it particularly interesting in the future for its potential use in fast nanodevices.
Graphene has incredible mechanical, electronic, chemical, magnetic and optical properties, and for this reason it is one of the most investigated materials at the moment. Furthermore, graphene is pure carbon, abundantly available in nature and ecologically friendly.
For all these reasons, graphene is very promising for thousands of applications in very different fields. It has the potential to replace fundamental materials such as silicon during the next decade. The array of possibilities for its applications is so wide and so varied that it has the potential to lead to a technological revolution.
For detailed information; www.grafen.com
Nanomaterials are being applied in more and more fields within engineering and technology. One of the key benefits of nanomaterials is that their properties differ from bulk material of the same composition. The properties of nanoparticles, for example, can be easily altered by varying their size, shape, and chemical environment.
Copper is a Block D, Period 4 element. It is a ductile metal with very high thermal and electrical conductivity. The morphology of copper nanoparticles is round, and they appear as a brown to black powder.
Copper is found to be too soft for some applications, and hence it is often combined with other metals to form numerous alloys such as brass, which is a copper-zinc alloy.
Copper nanoparticles are graded as highly flammable solids, therefore they must be stored away from sources of ignition. They are also known to be very toxic to aquatic life.
For detailed information; www.nanocopper.com
Nanotubes are, by definition, are carbon molecules in the shape of a tube having a fullerene structure and a diameter of 1 to 2 nanometers. A fullerene structure is further defined as any class of allotropes of carbon having hollow molecules. Now let’s figure out what 1 to 2 nanometers are since the nanotubes are that thickness?
To give you and idea, a nanometer is roughly 1 billionth of a meter. In todays world of budget deficits of billions and trillions those words are sometimes said so often they lose their effectiveness. I decided to research how long it would take you to count to 1 billion with each number taking 1 second to count. Counting non-stop, with that 1 second/number rule it would take you 31 years, 251 days, 7 hours, 46 minutes, and 39 seconds to count to 1 billion. If you have some spare time you might want to try this:)
In all seriousness, you can now understand the size values involved in the nanotubes and hopefully it gives you some perspective.
For detailed information; www.nanotube.com
Antimicrobial Technology describes the collective knowledge, expertise and methods of using additives to create products that are permanently protected against microbes.
What does antimicrobial mean?
Antimicrobial is used to describe substances which demonstrate the ability to reduce the presence of microbes, such as bacteria and mould.
What types of antimicrobial are there?
Many substances can be described as antimicrobial; such as disinfectants, antibiotics and of course Antimicrobial Additives.
Antibacterial Technology is effective against a broad spectrum of bacteria, including E. coli, MRSA, Salmonella, Campylobacter and Listeria.
Introduced into a surface at the stage of manufacture, our antibacterial additives will encompass a specific active and can be formulated into a concentrated powder, liquid suspension or masterbatch pellet depending on the target material and manufacturing process.
For detailed information; www.antimicrobial.com
While many definitions for nanotechnology exist, the NNI calls it nanotechnology” only if it involves all of the following:
Research and technology development at the atomic, molecular or macromolecular levels, in the length scale of approximately 1 – 100 nanometer range.
Creating and using structures, devices and systems that have novel properties and functions because of their small and/or intermediate size.
Ability to control or manipulate on the atomic scale.
Medical researchers work at the micro- and nano-scales to develop new drug delivery methods, therapeutics and pharmaceuticals. For instance, DNA, our genetic material, is in the 2.5 nanometer range, while red blood cells are approximately 2.5 micrometers.
What products available today have resulted from Nano science?
Numerous products featuring the unique properties of nanoscale materials are available to consumers and industry today. Most computer hard drives, for instance, contain Giant Magneto Resistance (GMR) heads that, through nano-thin layers of magnetic materials, allow for a significant increase in storage capacity. Other electronic applications include non-volatile magnetic memory, automotive sensors, landmine detectors and solid state compasses.
Some other current uses that are already in the marketplace include:
Water filtration
Catalysis
A dental-bonding agent
Step assists on vans
Burn and wound dressings
Coatings for easier cleaning glass
Bumpers and catalytic converters on cars
Protective and glare-reducing coatings for eyeglasses and cars
Sunscreens and cosmetics
Longer-lasting tennis balls
Light-weight, stronger tennis racquets
Stain-free clothing and mattresses
Ink
Nanotechnology in Asia Pacific 2004
There have been significant changes in the Science and Technology Policies of Asia Pacific countries since the announcement of the US National Nanotechnology Initiative in January 2000. Nanotechnology is now one of the main Science and Technology priority areas for Asia Pacific governments. Budgets for nanotechnology R&D have been increased substantially and more strategically allocated. Total spending for Asia Pacific countries has exceeded United States Dollars (USD) 1 billion for the past 2 years and will continue to increase.
Japan has been investing in nanoscience the 1980s and after the USA is the heaviest nanotechnology R&D spender worldwide, and along with China, South Korea and Taiwan has increased its budget substantially since 2001. Australia is currently formulating a national strategy, but already has considerable infrastructure and funding in place. Thailand, India and Vietnam have also identified nanotechnology as a priority area and are taking steps to implement the proper framework.
Contact : www.nanotechnology.com
Nanotechnology is a rapidly growing science of producing and utilizing nano-sized particles that measure in nanometers (1nm = 1 billionth of a meter). One nanomaterial that is having an early impact in healthcare product is nano-silver.
Silver has been used for the treatment of medical ailments for over 100 years due to its natural antibacterial and antifungal properties. The nano silver particles typically measure 25nm. They have extremely large relatively surface area, increasing their contact with bacteria or fungi, and vastly improving its bactericidal and fungicidal effectiveness.
The nano silver when in contact with bacteria and fungus will adversely affect cellular metabolism and inhibit cell growth. The nano silver suppresses respiration, basal metabolism of electron transfer system, and transport of substrate in the microbial cell membrane. The nano silver inhibits multiplication and growth of those bacteria and fungi which cause infection, odor, itchiness and sores.
Nano Silver can be applied to range of other healthcare products such as dressings for burns, scald, skin donor and recipient sites; acne and cavity wounds; and female hygiene products – panty liners, sanitary towels and pants.
Nano Silver is:
High efficacious
Fast acting
Non poisonous
Non stimulating
Non allergic
Tolerance free
Hydrophilic
Historical Use of Silver
Ancient European nobilities normally used silver tableware in order to prevent food poisoning.
Indian people used silver thin film when they keeping food which is easily spoiled.
The early western settles kept silver coins in their water casks and milk jugs to retard spoiling and contamination.
In Australia it is still common for settlers to place a piece of silverware in their water tanks to retard spoilage.
In modern times, silver water purification filters and tablets are available for use in homes, businesses, and on airlines.
Electrical ionizer units that use silver and copper ions to sanitize swimming pool water – replacing chlorine- have been developed
Silver is even used by U.S. National Aeronautical and Space Administrative (NASA), and the Russians, to purify water in both countries’ space shuttles.
Nowadays, there are over 50 silver based medicines in the market, i.e., oral, inject able and topical forms.
Efficacy of Nano Silver
detail_1
Even though many people know that Silver has superior antibacterial and antibiotic characteristics, there has been limitation on the application in real life because of darkening at high temperature and high cost. Nanotechnology solved all these two problems at the same time.
Nanotechnology is that of processing the material down to several nano meter range (1nm=10-9mm, 1/10,000 of hair thickness).
Nano Silver will combine with the cell walls of pathogenic bacteria, will then directly get inside the bacteria and quickly combine with sulphydryl (-SH) of oxygenic metabolic enzyme to deactivate them, to block inhalation and metabolism and suffocate the bacteria.
Nowadays, Nano Silver technology is used in coating the surface of electronics, carbons or carbon blocks, textiles, metals, woods, ceramics, glass, papers, mixing to the plastics resin, using in fiber and many others.
The core technology of Nano Silvver is the ability to produce particle as small as possible and to distribute these particle very uniformly. When the nano particles are coated on the surface of any material, the surface area is increasing several million times than the normal silver foil.
The maximized surface enables strong antibacterial effect with small amount of silver. The most important thing in Nano Silver is to control the purity of silver particle. In case 0.01% of Nickel impurity is added to the Nano Silver particle, it is very harmful to human body. Many researchers are focusing on the possibility to be used in conquering the “SUPER BACTERIA” which is threatening human life in the future.
In addition, Nano Silver will not expire. Light, heat and radiations will now affects its healing qualities.
Contact: www.colloidalsilver.com
Bu çalışma ile beraber artık AIDS hastalığı erken teşhis edilebilecek ve bu sayede hastalığın önüne geçilebilecek. Aynı zamanda bir güzel haberim daha var. O da eğer hastalık ilerlese bile Doğal Nanoteknoloji ürünü olan Altın Nanopartiküller sayesinde bu ilerleyiş kolay bir şekilde yavaşlatılabiliyor. Daha detaylı bilgiler için www.nanokar.comweb sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Güneş panellerinde kullanılan polisilikonlar artık güneş panelleri için büyük bir maliyet yükü olmaktan çıktı. Aslında güneş panellerinin fiyatını bu denli artıran şey kablolama ve kurulum işlemleri ve arazi temini ve bun bağlı sistemlerdir. Düşük polisilikon fiyatları güneş panelleri için güzel bir haber olsa da asıl güzel olan şey verimlilik konusunda kat edilen mesafedir.
MIT’de çalışan bilim adamları ve uzmanlar yaptıkları yeni araştırma ile polisilikonların daha verimli hale geldiklerini ve eskiye nazaran daha dayanıklı olduklarını doğrular nitelikte araştırma bulgularına ulaştılar. Hatta hiç zaman kaybetmeden bu heyecan verici bilgileri bilim dünyası ile paylaştılar. Nanokar aracılığı ile siz de polisilikon piyasasını yakından takip edebilir ve ucuza güneş panalleri sahibi olabilirsiniz.
Geçmiş zamanlarda güneş panelleri için kullanılan geniş alanlar artık daha yüksek verim için çok rahat bir şekilde kullanılabilecek. Güzel haber ise şu bu araştırma sonuçları hacim kazandıktan sonra seri üretim denilen aşamaya geçilecek. Bu sayede artık güneş panelleri insanların ulaşılması olmaktan çıkacak. Daha fazla bilgi almak için makalenin devamını okuyabilirsiniz.Biz de bu heyecan verici gelişmeleri kutlamak ve piyasaya can katmak için güneş panelleri için mükemmel kampanyalar başlattık. www.nanokar.com adresinden bütün kampanyaları takip edebilir ve detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz.
Altın Nanopartiküller kanser terapisi için umut verici ajanlar olarak ortaya çıkıyor ve ilaç taşıyıcıları, fototermal ajanlar, kontrast ajanlar ve radyosensitistler olarak araştırılıyor. Bu derleme, erken faz klinik araştırmalara yol açan son altın Nanopartikül araştırmalarına odaklanarak nanoteknoloji alanını tanıtıyor. Özellikle, iyonize edici radyasyon ile in vitro ve in vivo olarak kilovoltage ve megawoltage enerjilerdeki sensitizörler olarak altın Nanopartiküllerin klinik öncesi kanıtları tartışılmıştır.
Bu terapinin etkili olabilmesi için, altın Nanopartiküllerin sağlıklı bir hücreden daha kolay kanser hücresine bağlanması gerekir, aksi takdirde lazer darbesi sağlıklı dokulara zarar verebilir. Bunu başarmak için araştırmacılar, çalışmada baş ve boyun skuamoz hücreli karsinomasında kullandıkları agresif kanser türlerine bağlandığı bilinen bir antikordaki parçacıkları kapladı. Hücre zarı üzerindeki reseptöre bağlanan bu antikordur.
Araştırmacılar ayrıca altın parçacıkları için en uygun boyut olduğunu keşfettiler. Parçacıklar bir metrelik çaptan 10 milyar kat daha azsa, hücre onları çabucak yok edecekti. Parçacıklar 100 nanometreden büyükse, hücre parçacıkların içselleştirilmesinde sorun yaşıyordu. Bilim adamları, çalışması için en iyi sonucu veren Nanopartiküllerin yaklaşık bir metre çapında 60 milyar katı olduğunu buldular.
Bu antikor kaplı altın Nano kürelerin kendilerini sağlıklı hücrelere göre çok daha kolay kanser hücrelerine yerleştirdikleri bulundu; sağlıklı hücrelerdeki ortalama küme boyutu 64 nanometredir (yaklaşık 1 küre), kanser hücrelerindeki ortalama küme boyutu ise yaklaşık 300 nanometre (yaklaşık 100 küre) olarak bulunmuştur.
Bu işlemin doğal bir avantajı, tümörlerin sıklıkla sızıntı yapan vasküler sistemlere sahip olmasıdır, bu nedenle altın partikülleri bilinen kansere enjekte edildiğinde hızla yayılır ve kanser bölgesi boyunca dahil edilir. Bilim adamları, hücrelere altın kümelerinin oluşmasına izin vermek için enjeksiyonlardan 24 saat sonra ihtiyaç olduğunu belirtti.
Altın Nanoparçacıklar hücrelere dahil edildiğinde, araştırmacılar dokuyu 30 trilyon saniyelik (30 pikosaniye) sürede bir lazer darbesine (782 nanometre dalga uzunluğunda kızılötesi radyasyona yakın) maruz bıraktı. Lazer ışığının bu özel tipi dokuya iyi nüfuz ettiğinden ve altın Nanopartiküllerle çakışmadığı için idealdir. Bu, ışık Nanopartiküllere çarptığında onu absorbe etmez ve hemen altın nanopartiküllerinin ısınmasına başlar ve hücre aşırı ısınmaya neden olur. Aksine, ilk 10 nanosaniye sırasında, altın nanopartiküllerinin (2) bulk ısıtması olmaksızın yüzeyin erimesinin meydana geldiği ve bu, altın Nanopartiküllerin etrafındaki sıvıyı buharlaştırır. Buharlaşan sıvı hızla genişler ve çöker. Ancak, kümede onlarca Nanopartikül olmadıkça, etkinin önemsiz olduğunu belirtmek şarttır. Hücreyi yok etmek için yeterli enerjiyle hızla genişleyen ve daraltan bir Nano kabarcık yaratılması, kümelenme içindeki altın kürelerin sayısına bağlıdır ve küme boyutu arttıkça şiddet artmaktadır.
Şiddet derecesinin bu seçiciliği, sağlıklı hücreleri güvende tutar. Altın nanoparçacıklar lazer darbesini kendi başına termal enerjiye dönüştürmede iyi bir sonuç almazlar, bu nedenle oluşan Nano kabarcıklar nispeten önemsizdir – sağlıklı bir hücrede birkaç küre birlikte hasara neden olmaz. Kanser hücrelerinde lazer darbesini etkili bir şekilde termal enerjiye çeviren nanoparçacıklar kümesi, çevreleyen sıvının buharlaşmasına, hızlı bir genişlemeye ve bir çökmeye neden olmakta ve böylece kanser hücresinin yok olmasına yol açmaktadır. Bu olay optik araçlarla kolaylıkla tespit edilemez, ancak hızlı genişleme ve çöküş sırasında oluşan ses dalgalarını tespit ederek kolayca “duyulur”.
Nanopartiküller günümüzde çeşitli tıbbi uygulamalarda kullanılmaktadır ve hastalar ve tıbbi sağlayıcılar için büyük potansiyel faydalar sağlayan daha birçok şey önerilmiştir. Yüksek atomik kütlesi ile altın Nanopartiküller, yumuşak doku hücrelerinden çok daha fazla radyasyonu absorbe edebilir, bu da onları tümörlerde radyasyon dozunu artırmak veya teşhis görüntüleme sırasında spesifik dokuların kontrastını arttırmak için ideal hale getirir (örn., Bir dokuya ağırlık itibariyle% 1 oranında doping uygulanması) Nanopartiküller kV X-ışını maruziyetini takiben absorbe edilen radyasyon dozunu iki katına çıkarır).
“Kanserle Savaş” ilan edildiği için neredeyse 40 yıl geçti. Artık kişiselleştirilmiş tıbbın kanser hastalarının yönetimi için gelecek olduğuna inanılıyor. Erken teşhis, doğru tanı ve kanserin kişisel tedavisi için benzeri görülmemiş bir potansiyele sahip olan nanoparçacıklar son on yılda kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Bu derlemede, kanseri hedef alan biyomedikal uygulamalardaki altın nanopartiküllerin mevcut durumunu özetleyeceğiz. Altın nanosferler, nanorodlar, nanoseller, nanokajlar ve yüzey geliştirilmiş Raman saçılmış nanopartiküller, in vitro deneylerde, ex vivo ve in vivo görüntüleme, kanser terapisi ve ilaç dağıtımındaki kullanımlarıyla ilgili olarak detaylı olarak tartışılacaktır. Çok fonksiyonellik, nanopartikül bazlı ajanlar için en önemli özelliktir. Hedefleme ligandları, görüntüleme etiketleri, terapötik ilaçlar, ve diğer işlevselliklerin hepsi kanserin hedefe yönelik moleküler görüntüleme ve moleküler terapi için izin verecek şekilde entegre edilebilir. Büyük adımlar atıldı ve pek çok prensip çalışması başarıyla gerçekleştirildi. Gelecek, her zamankinden daha parlak gözüküyor, ancak ele geçirilmesi gereken pek çok engeli var. Çoklu reseptör hedefleme, çok modlu görüntüleme ve çok terapötik varlıklarla altın nanopartiküllere dayanan çok işlevli bir platform, kansere karşı “sihirli altın mermisi” sözünü tutar
Altın nanopartiküllerin biyomedikal uygulamaları: Kanser nanoteknolojisi, moleküler görüntüleme, moleküler tanı, hedefli terapi ve biyoinformatik dahil olmak üzere, kanserin ortaya çıkmasında geniş çapta potansiyel uygulamalar olan disiplinler arası bir alandır. Kanser nanoteknolojisinin devam eden gelişimi, genetik ve protein biyolojik belirteçlerinin her bir hastanın moleküler profiline dayalı kanseri teşhis ve tedavisinde kullanılabileceği kişiselleştirilmiş onkoloji vaadini taşıyor. Altın nanoparçacıklar, in vitro deneyler, in vitro ve in vivo görüntüleme, kanser tedavisi ve ilaç verme gibi çeşitli alanlarda araştırılmıştır
Çok fonksiyonellik, nanoparçacıkların geleneksel yaklaşımlara göre en önemli avantajıdır. Hedefleme ligandları, görüntüleme etiketleri, terapötik ilaçlar ve diğer birçok işlevsel kısımlar, hedeflenen moleküler görüntüleme ve kanserin moleküler terapisi için nanoparçacık konjugatına entegre edilebilir. Altın nanoparçacık, hem görüntüleme hem de tedavi uygulamaları için istifade edilebilen, kendine güvenen optik özelliklerinden dolayı bir anlamda benzersizdir. Nanotıpın geleceği, hem terapötik bileşenleri hem de multimodal görüntülemeyi birleştiren çok fonksiyonlu nanoplatformlarda yatıyor. Nihai hedef, nanopartikül bazlı ajanların, sistemik toksisite olmaksızın, etkili, spesifik in vivo ilaç vermesine izin verebilmesidir ve verilen doz ve terapötik etkinlik, zaman içinde noninvaziv olarak doğru bir şekilde ölçülebilir.
Bu yazı dizisi ile sizlere Erbiyum elementi veErbiyium elementi kullanım alanları hakkında açık seçik bilgi parçacıkları vermek istiyorum. Doğada çok az rastlanan Erbiyum elementi Er sembolü ile ifade edilir. İlk kere 1843 yılında bilim adamı Mosander tarafından keşfedilmiştir. Nükleer teknoloji ve buna bağlı sistemlerde nötron emen çubuklar olarak kullanılırlar ve bu işte de çok başarılı olduklarını belirtmek gerek.
Erbiyuma alaşım amaçlı Vanadyum eklendiği zaman sertliğinden eser kalmaz ve çok kolay hamlelerle şekilden şekle girer. Yani diğer bir deyişle işlenebilirliği artar. Pembe bir renge sahip Erbiyium aynı zamanda cam, porselen gibi daha birçok madde içinde renk vermek amacıyla kullanılır. Siz de güzel bir Erbiyum elementine sahip olmak isterseniz nanokar.com’ a bekleriz!
Yüksek saflık oranına sahip elementler her zaman için düşük saflık oranına sahip elementlere nazaran daha dayanıklı, daha güçlü ve daha farklı olmuşlardır. Bu konudaki esas kıstas budur. Ve hemen güzel ve basit bir örnek vererek konunun sizin açınızdan pekişmesini sağlayalım. Diyelim ki elmas bir yüzük aldınız. Ne kadar da etkileyici ve güzel bir görünüme sahip değil mi? Evet işte tam da bundan bahsediyordum. Peki bu elmas yüzüğü sizin için değerli ve önemli kılan şey ne?
Boyutu mu?
Parlaklığı mı?
Rengi mi?
Kalitesi mi?
Elması değerli ve eşsiz kılan özellikler yukarıdakilerden hepsidir. Eğer değerli bir elmas arıyorsanız yukarıdaki kıstaslardan başarı ile geçmelidir. Eğer içindeki yabancı madde oranı yüksekse parlak değil aksine sönük olacaktır. İşte böyle.
Yine bir başka açında bakacak olursak endüstriyel amaçlı satılan bir karatlık elması ile takı amaçlı satılan bir karatlık elmas arasında da bariz bir fiyat farkı vardır.
Bunun nedeni de iki farklı elmas elementin sahip olduğu saflık derecesi ve içindeki yabancı madde oranı! Şuana dek saydığımız kalite unsurları elmas nanopartiküller için de geçerlidir. Bu yüzden hangi firma ile anlaştığınız ya da hangi web sayfası aracılığı ile elmas nanopartikülleri araştıracağınız sizin için en belirleyici ve önemli bir adım olacaktır.
Her zaman için yüksek saflıktaki elmas nanopartikülleri www.nanokar.com
web sayfasında bulabilirsiniz.