Metallarin genel özelliklerini ve metallerin yoğunluklarını bulabilirsiniz. Pirinç; çinko ve bakır alaşımı olup, alaşımda bu iki metalin oranları çok değişiktir. Fakat en çok kullanılan tipinde bakır %60, çinko %40 oranında bulunur. Bronz; Bakır ve kalay alaşımı olup, bir miktar çinko ilave edilir. Beyaz metal; çinko bakır,alüminyum ve magnezyum metalleri karışımından ibaret bir alaşımdır.
ALAŞIM | YOĞUNLUK (gr/cm3) | ERGİME NOKTASI (C) | ÇEKME MUKAVEMETİ (N/mm2) |
Çelik | 7.7 – 7.85 | 1450 – 1520 | 340 – 1800 |
Gri dökme demir | 7.1 – 7.3 | 1150 – 1250 | 150 – 400 |
Ösenitik paslanmaz çelik | 7.8 – 7.9 | 1440 – 1460 | 600 – 800 |
Mg alaşımları | 1.8 – 1.83 | 590 – 650 | 180 – 300 |
Al alaşımları | 2.6 – 2.85 | 570 – 655 | 100 – 400 |
Zn alaşımları | 5.7 – 7.2 | 380 – 420 | 140 – 300 |
Pirinç | 8.25 | 900 – 950 | 250 – 600 |
Bronz | 8.56 – 8.9 | 880 – 1040 | 200 – 300 |
ELEMENT | SEMBOL | YOĞUNLUK (gr/cm3) | ERGİME NOKTASI (C) | KAYNAMA NOKTASI (C) |
Alüminyum | Al | 2.7 | 660 | 2060 |
Antimon | Sb | 6.62 | 630.5 | 1440 |
Berilyum | Be | 1.82 | 1280 | 2770 |
Bizmut | Bl | 9.8 | 271.3 | 1420 |
Boron | B | 3.3 | 2300 | 2550 |
Kadmiyum | Cd | 8.65 | 321 | 765 |
Karbon | C | 3.51 | 3500 | – |
Krom | Cr | 7.19 | 1890 | 2500 |
Kobalt | Co | 8.9 | 1495 | 2900 |
Bakır | Cu | 8.96 | 1083 | 2600 |
Altın | Au | 19.32 | 1063 | 2970 |
İndiyum | In | 7.306 | 156 | 2075 |
İridyum | Ir | 22.5 | 2454 | 5300 |
Demir | Fe | 7.87 | 1539 | 2740 |
Kurşun | Pb | 11.34 | 327.4 | 1740 |
Lityum | Li | 0.53 | 186 | 1370 |
Magnezyum | Mg | 1.74 | 650 | 1110 |
Mangan | Mn | 7.43 | 1245 | 2150 |
ELEMENT | SEMBOL | YOĞUNLUK (gr/cm3) | ERGİME NOKTASI (C) | KAYNAMA NOKTASI (C) |
Civa | Hg | 13.55 | -38.87 | 357 |
Molibden | Mo | 10.2 | 2625 | 4800 |
Nikel | Ni | 8.90 | 1455 | 2730 |
Paladyum | Pa | 12 | 1554 | 4000 |
Fosfor | P | 1.82 | 44 | 282 |
Platin | Pt | 21.45 | 1773.5 | 4410 |
Gümüş | Ag | 10.49 | 960.5 | 2210 |
Silis | Si | 2.33 | 1430 | 2300 |
Strontiyum | Sr | 2.6 | 770 | 1380 |
Kükürt | S | 2.05 | 112.8 | 444.6 |
Tantal | Ta | 16.6 | 3000 | 5300 |
Kalay | Sn | 7.298 | 231.9 | 2270 |
Titanyum | Ti | 4.54 | 1730 | – |
Tungsten | W | 19.3 | 3410 | 5930 |
Vanadyum | V | 6 | 1735 | 3400 |
Çinko | Zn | 7.136 | 419.5 | 906 |
Zirkon | Zr | 6.5 | 1750 | 2900 |
Firmamız metalleri toz formunda satışını yapmaktadır. Satışını yaptığımız mikronize ve nano tozlar bulunmaktadır.
Saf haliyle , renksiz bir sıvıdır , sudan biraz daha yapışkandır. Hidrojen peroksit ; basit peroksittir. Bir ositleyici , ağartma maddesi ve dezenfektan olarak kullanılır. Konsantre hidrojen peroksit , bir reaktif oksijen türüdür ve rokette itici olarak kullanılır. Kimyasına kararsız peroksit bağının doğası hakimdir.
Kimyasal Adı: Hidrojen Peroksit
Formül: H2O2
Yoğunluk: (25°C)1.19 (%50 lik)
Kaynama Noktası: 150.2 C
Erime Noktası: -0,43 C
Molar Kütle: 34,02 g/mol
CAS No: 7722-84-1
PAKETLER
· 5 KG
· 25 KG
· 65 KG
· IBC
Kullanım Alanları: Atık Su Arıtma , Gıda , İlaç , Kağıt , Kozmetik , Maden , Tekstil , Temizlik ürünleri gibi bir çok sektörde kullanılmaktadır.
Hidrojen Peroksitin çeşitli sektörlerdeki kullanım şekilleri ve detaylı bilgi ;
Dünyadaki hidrojen peroksit üretiminin yaklaşık% 60’ı kağıt hamuru ve kağıt beyazlatma için kullanılır. İkinci büyük endüstriyel uygulama, çamaşır deterjanlarında hafif ağartıcı olarak kullanılan sodyum perkarbonat ve sodyum perboratın imalatıdır.
Dibenzoil peroksitin yüksek hacimli bir örnek olduğu çeşitli organik peroksitlerin üretiminde kullanılır. Polimerizasyonlarda, un ağartıcı ajan olarak ve akne tedavisinde kullanılır. Perasetik asit ve meta-kloroperoksibenzoik asit gibi peroksi asitler de tipik olarak hidrojen peroksit kullanılarak üretilmektedir.
Hidrojen peroksit, organik safsızlıkları gidermek için belirli atık su arıtma proseslerinde kullanılır. Bu, son derece reaktif hidroksil radikalleri (· OH) oluşturmak için onu kullanan Fenton reaksiyonu gibi ileri oksidasyon işlemleri ile başarılır. Bunlar aromatik veya halojenli bileşikler gibi organik kirleticilerin yok edilmesi normal olarak zordur. Atıkta bulunan kükürt esaslı bileşiklerini de oksitleyebilir; Genelde kokularını düşürdüğü için yararlıdır.
Hidrojen peroksit cerrahi aletler dahil çeşitli yüzeylerin sterilizasyonu için kullanılabilir ve oda sterilizasyonu için buhar (VHP) olarak kullanılabilir. H2O2, virüslere, bakterilere, mayalara ve bakteri sporlarına karşı geniş spektrumlu etkinliği gösterir. Genel olarak, Gram-pozitifliğe karşı Gram-negatif bakterilere göre daha fazla aktivite görülür; Bununla birlikte, bu organizmalarda katalaz veya diğer peroksidazların varlığı, düşük konsantrasyonlarda toleransı artırabilmektedir. Spor asidi aktivitesi için daha yüksek H2O2 konsantrasyonları (% 10 ila% 30) ve daha uzun temas süreleri gereklidir.
Hidrojen peroksit, oksijen ve su oluşturmak üzere parçalanır ve genellikle ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından antimikrobiyal bir madde olarak güvenli olarak kabul edildiğinden, klor bazlı ağartıcılara çevre açısından güvenli bir alternatif olarak görülür.
Tarihsel olarak hidrojen peroksit, kısmen düşük maliyet ve diğer antiseptiklere kıyasla hızlı temin edilebilirlik nedeniyle yaraları dezenfekte etmek için kullanıldı. Artık iyileşmeyi yavaşlattığı ve yara izine yol açtığı düşünülüyor, çünkü yeni oluşan cilt hücrelerini yok ediyor. Sadece çok düşük bir H2O2 konsantrasyonu iyileşmeye neden olabilir ve tekrar tekrar uygulanmazsa. Cerrahi kullanım, gaz embolisi oluşumuna neden olabilir. Buna rağmen, birçok gelişmekte olan ülkede yara tedavisi için hala kullanılmaktadır. Temas üzerine deriyle emilir ve cildin geçici bir beyazlaması olarak görülen lokal bir kılcal emboli oluşturur.
İnsan saçı ağartmak için amonyum hidroksit ile karıştırılmış seyreltilmiş H2O2 (% 1.9 ila% 12 arasında) kullanılır. Kimyasalın ağartıcı özelliği, adını “peroksit sarışın” ifadesine borçludur. Hidrojen peroksit aynı zamanda diş beyazlatma için kullanılır ve ev yapımı bir diş macunu yapmak için fırında gazlı içecek ve tuz ile karıştırılabilir. Hidrojen peroksit akne tedavisinde kullanılabilir , ancak benzol peroksit daha yaygın bir tedavi yöntemidir.
NANOTEKNOLOJİ ile sahip olduğunuz çeşitli zenginlikler sayesinde birçok problemin üstesinden kolayca gelebilirsiniz. Bütün katkı maddelerinin nasıl kombine edilmesi gerektiğini bilen NANOTEKNOLOJİ teknolojiyi bir tek amaç çerçevesinde kullanmaktadır: Sizleri korumak! Bu sayede kullanmış olduğumuz bütün ürünlerde en yüksek derecede antimikrobiyal güç ve de performans elde ediyoruz.
Sizlere en iyi katkı maddelerini sunacağımızdan emin olabilirsiniz. Polimerler, kaplamalar, plastikler, tekstil ürünleri, seramikler, kumaşlar, kağıtlar ve kartonlar ve bunun gibi daha birçok malzeme türleri için en etkili çözüm önerileri NANOTEKNOLOJİ’da.
Gümüş Yapılı Antimikrobiyal Katkılar
Gümüş bileşenlerden oluşan antimikrobiyal ürünler mikroplar karşısında güçlü koruma sağlar ve yüksek etki gösterir. Bu konuda herhangi bir şüphe taşımanıza asla ama asla gerek yok! Sapasağlam fiziksel özellikler ve yüksek etki bırakma gücü ile beraber kaplamalar, boyalar, tekstiller, polimerler ve diğer malzeme türleri üzerinde kullanmak için biçilmiş kaftandır adeta.
Çinko Yapılı Antimikrobiyal Katkılar
Antimikrobiyal ve antifugal maddeler arasında en tanınmış olanları şüphesiz ki çinko bileşenlere sahiptir. Aynı zamanda bu tür bileşenlere sahip antimikrobiyal katkı maddeleri kepeğe karşı koruma sağlayan şampuanlarda gönül rahatlığı ile kullanılmaktadır.
Bakır Yapılı Antimikrobiyal Katkılar
Bakır tuzları Eski Mısırlılardan beri insanlığın kullanmış olduğu bir alt substrat olarak kullanılagelmiştir. Çok sık bir şekilde dezenfektan ürünlerinin içinde kullanılan bu ürün koruyucu bir yapıya sahiptir. Hijyenik uygulamalarda çok rahat bir şekilde tercih edilebilir. Boyalar ve kaplamalarda çok rahat bir şekilde tercih edilebilir.
Organik Yapılı Antimikrobiyal Katkılar
NANOTEKNOLOJİ olarak tasarladığımız organik ürünler şunlardır:
Fenolik Biyositler
Maliyet bakımından en ekonomik biyosit olarak adlandırılır ve profesyonel kategori başta olmak üzere endüstriyel uygulamalarda koruyucu madde olarak kullanılır ve sıkça başvurulur.
Dörtlü Amonyum Bileşikleri (QAC yahut QUAT)
Bu antimikrobiyal katkı maddesi hem kullanım alanı hem de sağladığı fayda bakımından birçok farklı kategoride adından sıkça söz ettirmektedir.
Fungusitler ya da Tiabendazoller
Birçok küf türünde, yüzeylerde ve e mantar türlerinde ve bunların yarattığı tahribatlarda kullanılır. Uzun süre dayanan bir koruma içib başvurulması gereken ilk bileşendir.
Gazbeton Nedir?
Binalara çok yönlü katkılar sağlayan, modern dünyanın duvar örgü malzemesi olarak ilk tercihi konumunda olan gazbeton; hafif yapı malzemesidir.
· Gözenekli hafif bir yapı malzemesidir.
· Hacim olarak %70-80 gözeneklerden oluşur.
· Yoğunluğu düşük, masif bir malzemedir.
· Isı iletkenliği en düşük kagir duvar malzemesidir.
Neden Gazbeton?
Yüksek performansı sayesinde tüm dünyada yaygın olarak kullanılan gazbeton, Amerika’dan Japonya’ya kadar birçok ülkede üretilir. Dünyanın en prestijli şehirlerinin gözde yapılarında kullanılan gazbeton, yüksek ısı yalıtımı özellikleri ile yapının yangın ve deprem güvenliğini arttırması nedeniyle pazarın önemli bir ihtiyacını karşılar.
Projelere Değer Katan Yapı Malzemesi
Üstün özellikleri ile gazbeton, her tip konutta, sosyal ve turistik tesislerde, ticaret ve sanayi yapılarında sağladığı ekonomi, kalite, konfor ve hız nedeniyle güvenle kullanılır.
Yalıtım Gazbetonla Sağlanır
Binalarda meydana gelen ısı kayıplarının büyük kısmı dış duvarlarda oluşur. Bina dış duvarlarında ısı yalıtımı sağlamanın pratik ve ekonomik çözümü gazbeton kullanmaktır. Tuğla, taş, briket gibi malzemelerle yapılmış duvarlar, ilave maddeler ve ek masraflarla gazbetonun tek başına sağladığı üstün yalıtım gücüne ancak ulaşabilirler.
Gazbeton Hiç Yanmaz
Binaların yangından korunması hakkındaki yönetmeliğe göre, 1200°C’ye kadar ısıya dayanıklı “A1 sınıfı hiç yanmaz” malzeme sınıfındaki gazbeton, yangına 240 dakikadan fazla karşı koyabilmesiyle, yangına karşı emniyetli binalar inşa edilmesinde, “yangın duvarı” ve “yangın güvenlik holü” çözümlerinde vazgeçilmez bir seçenektir.
Bujiler çıkartılarak temizlenmeli ve her silindirin içerisine yağ spreyi sıkılarak yağlanmalıdır, ardından motorun dışı önerilen motor temizleyici kullanılarak bir bez yardımıyla silinir.
Kış bakımlarında motorların soğutma sistemi ve su pompalarında antifriz dolaşımı sağlanmalıdır.
Soğutma suyu devresi kontrol edilmeli ve bu amaçla teknelerde su bulundurulmalıdır, ayrıca su süzgeci periyodik olarak kontrol edilmeli ve temizlenmelidir.
Sintine havalandırması kontrol edilmeli ve temizlenmelidir.
Motorların yağı ve yağ filtreleri değiştirilmelidir, yağını değiştirmeden önce motor biraz ısıtılırsa yağdaki yabancı maddeler daha kolay tahliye edilebilir.
Her duruma karşı teknenizde yedek yağ filtresi bulundurun.
Motor tutyaları kontrol edilmeli, gerekiyorsa değiştirilmelidir.
Şanzıman yağı kontrol edilmeli, gerekiyorsa tamamlanmalı veya değiştirilmelidir.
Transmisyon akışkanı da periyodik olarak kontrol edilmeli ve değiştirilmelidir.
Kayışlar kontrol edilmeli, gerekiyorsa değiştirilmelidir. Aşınma ve çatlamalar kayış spreyi kullanarak giderilebilir.
Yaptığınız işlemlerinin kayıtlarını düzenli olarak tutun, son yağ değiştirme işlemlerinin saatini ve gününü özellikle yazın.
Nano Alüminyum
Alüminyum nanoparçacık, küresel gri veya siyah partiküller olarak ayrı ayrı ve agregada gri veya siyah bir toz olarak görünen alüminyum nanoparçacık parçacıkları tipik olarak 10 nm ila 5um arasında değişen boyuttadır. Çeşitli boyutlarda, şekillerde ve saflıklarda ihtiyaçlarınızı karşılayan NANOTEKNOLOJİ çeşitli spesifikasyonlar da alüminyum nanoparçalar üretmektedir. Çok sayıda uygulamada kullanılmakta olan nano aluminyum projenize yarar sağlar sonuçlar elde etmekte kullanabilirsiniz.
Alüminyum (Al) Nano Uygulamaları
Yakıtlı katalizör: Alüminyum tozu diğer maddelerle kombine edildiğinde yanma için mükemmel bir katalizör görevi görür ve roket yakıtı ve diğer yakıtlarda yanma hızını, ısısını ve kararlılığını önemli ölçüde geliştirir. Yanma oranları doğru nanoparçanın uygulanmasıyla 20 kat artabilir.
İlaç dağıtımı: Birçok nanoparçacıkta olduğu gibi alüminyum nano toz, kuru aerosol ve transdermal dağıtım da dahil olmak üzere çeşitli yeni ilaç dağıtım sistemlerinde rol oynar.
Aşınma ve aşınmaya karşı direnç : Alüminyum nano tozlar genel aşınma ve korozyon direncini arttırmak için çeşitli kaplamalara katılabilir veya bileşimlere dahil edilebilir. Özellikle şeffaf aşınmaya dayanıklı kaplamalar üretmek için kullanılabilir.
Kimyasal uygulamalar: Alüminyum nanoparçanın kimyasal özellikleri, alüminyum bazlı kimyasallar, alkoller ve diğer maddeler için kontrollü reaksiyon hızları üretmek için yaygın olarak kullanılmaktadır. Deodorantlar ve ter önleyiciler, bu uygulamayı kullanan önemli bir ürün grubudur.
Metalik pigmentler: Alüminyum tozu, gümüş metalik bir parlaklık katmak için herhangi bir sayıda kaplama, boya, tekstil, mürekkep, plastiğe ve diğer malzemelere eklenerek, otomotiv, elektronik ve diğer endüstrilerde popüler bir estetik katkı sağlar.
3D baskı: Alüminyumun metal işleme işinde kullanışlı alaşımlar üretmek için temel kullanımı üzerine kurulu olan bazı endüstriyel 3D baskı çözümleri, alaşım bileşenlerini doğrudan imal etmek için alüminyum nano parçacıkları kullanabilir.
“Nanoteknoloji” insanın saç kılının80 binde biri büyüklüğünde “nano” ölçüdeki parçalarla uğraşan bilimdir..
Ayrıca Nano Teknoloji, Atom ve molekül ölçeğinde özel yöntem ve tekniklerle yapıların, materyallerin ve araçların inşa edilmesini; bu ölçekte ölçme, tahmin etme, izleme ve yapım faaliyetlerinde bulunmayı ve bu ölçeğin bazı temel özelliklerinden yararlanma kabiliyetini ifade eder.
Yıllar önce bir odayı tek başlarına dolduran bilgisayarlar, önce masa üstlerimize, ardından dizüstlerine, şimdilerde de cebimize girecek kadar küçüldüler. mikron boyutlarında hayatımıza giren gelişmelerse sadece bilgi işlemle sınırlı.Tarım, biyoloji, mekanik, elektronik, tıp ve kimya alanlarında uygulanan yeni yöntemlerde de, nano teknolojinin nimetlerinden faydalanılıyor.Bu sayede geliştirilen yeni ürün, hizmet ve yöntemler, günlük hayatımıza girmeye hazırlanıyor.
Daha az maliyetle, daha çok üretim sağlarsınız. Enerji kaynaklarından elde edeceğiniz tasarruf ile enerji maliyetlerini düşürürsünüz. Üretim süreçlerini kısaltarak zaman ve maliyat kaybını önler, rekabet gücünüzü artırırsınız. Teknolojik yarışta geri kalmaz, öne geçersiniz. Nano teknoloji yaşam kalitenizin yükselmesini sağlar. Ürün kalitenizi yükseltirsiniz. Üretiminizle, insanların yaşam standartlarını ve kalitesini yükseltir, daha sağlıklı ve daha güvenli bir yaşam sunarsınız.
Bakteriler tek hücreli mikroorganizma grubudur. Tipik olarak birkaç mikrometre uzunluğunda olan bakterilerin çeşitli şekilleri vardır, kimi küresel, kimi spiral şekilli, kimi çubuksu olabilir. Yeryüzündeki her ortamda bakteriler mevcuttur. Toprakta, deniz suyunda, okyanusun derinliklerinde, yer kabuğunda, deride, hayvanların bağırsaklarında, asitli sıcak su kaynaklarında, radyoaktif atıklarda büyüyebilen tipleri vardır.
Bakteriler her ortamda yaşayıp çoğalabilirler .Standart bir bakteri uygun ortamda 15 dk da iki katı çoğalabilir.
Mikroorganizmalara karşı onların boyutunda yeni bir teknoloji gelişiyor : nanoteknoloji. Nanoteknolojide antibakteriyellik gümüş iyonları ile sağlanmaktadır.
Nasıl mı?
Bilindiği gibi Lotus bitkisinin yaprağına düşen yağmur damlaları, yaprağın üzerinden kayarak yere damlar. Su damlası yaprak yüzeyi ile bir bağlantı oluşturamaz. Bunun etkisiyle su esaslı olan yapışkan maddeler, bal, yağ ve diğer akışkansı sıvılar bu tip yüzeylerde tutunamazlar. Bu olay şimdilerde bilim adamları tarafından ele alınmakta ve bundan Nano kaplamaları vasıtasıyla faydalanılmaya çalışılmaktadır.
Gümüşün ilk kez M.Ö. 3100 yıllarında Mısırlılar ve M.Ö. 2500 yıllarında Çinliler ve Persler tarafından kullanıldığı biliniyor. Bu eski uygarlıklar enfeksiyonları ve gıda bozulmalarını önlemek amacıyla gümüş kap kullanırlarmış. M.Ö. 800 yıllarına doğru gümüş, para olarak kullanılmaya başlanmış.
Fenikeliler döneminde su, şarap ve sirke gümüş şişelerde saklanarak mikrobiyal bozunmaları engelledikleri söyleniyor. Romalıların yaralanmalarda, kırılmalarda ve deri hastalıklarında gümüş nitrat kullandığı biliniyor. M.Ö. 69 yılındaki ilaç kitaplarında gümüş nitrat, mikrop öldürücü etkisi ile geçmişti. Modern tıbbın babası sayılan Hipokrat notlarında gümüşün iyileştirici ve enfeksiyon oluşumunu azaltıcı bir madde olduğunu belirtmiş.
19. yy’ın sonlarına doğru, bir botanikçi olan İsviçre’li biliminsanı Karl Wilhelm von Nägeli, gümüşteki bu mikrop öldürücü etkinin gümüş iyonlarından kaynaklandığını tespit ediyordu. 1900’lü yıllarda ise süt şişelerine gümüş paralar atılarak sütün uzun süre taze kalması sağlanmaya çalışılmış. Antibiyotikler geliştirilmeden önce gümüş bileşikleri, enfeksiyonlara karşı kullanılmış.
Gümüşün yaygın bir şekilde kullanımı, antibiyotiklerin gelişmesi ile oldukça azalmış ve son yıllarda geniş spektrumlu bir antimikrobiyal olmasından dolayı yeniden dikkatleri üzerine çekmiş. Özellikle son yıllarda birçok antibiyotiğe karşı dayanıklı bakterilerin ortaya çıkması sonucu gümüş, antibiyotiklere alternatif bir antimikrobiyal madde olarak yeni kullanım alanları bulmaktadır.
Bakır, çinko ve gümüş gibi metallerin iyonlarının güçlü bir antibakteriyel etkiye sahip olduğu bilinmekte idi. Antibakteriyel etkiye sahip bu metallerin kullanımında en büyük kısıtlama biyo-uyumluluklarıdır. Diğer metaller ile kıyaslandığında gümüş, insanlar için toksik (zehirli) etkisi en düşük olan elementtir. Bu yüzden antibakteriyellik özelliğinin sağlanmasında gümüş iyonlarından faydalanılmaktadır.
Gümüş iyonlarının bakteriler üzerindeki etkisi tam olarak aydınlatılmamış olmakla birlikte genellikle iki mekanizma üzerinde durulmaktadır. Bu mekanizmalardan birincisine göre gümüş iyonları, yapılarında elektron verici grup içeren proteinlerle reaksiyona girerek bu proteinleri etkisiz hale getirmektedir.
Bakteri zarından besin girişi, metabolik olaylar sonucu oluşan toksik maddelerin hücre dışına atılması gibi birçok işlev zar üzerindeki proteinler tarafından gerçekleştirilir. Bu proteinler gümüş ile kararlı kompleksler oluşturarak işlevini kaybeder dolayısıyla bakteri ölür.
Gümüş iyonlarının bakteriler üzerindeki etki mekanizmalarından ikincisi ise bakteri membranından sitoplazmaya geçen gümüş iyonlarının, sitoplazmik proteinlerle ya da hücrenin DNA’sı üzerinde bulunan thio-, amino-, imidazol-, karboksil- ve fosfat gruplarıyla kompleks oluşturması ve bu molekülleri etkisiz hale getirmesiyle açıklanır.
Bakterileri yok eden çoğalmalarını engelleyen madde ya da ortamlar antibakteriyel olarak tanımlanmaktadır.
Nanoclean çamaşır yıkama topu : bu çamaşır topu ile yaklaşık 1000 yıkama yapılabilmektedir. Güçlü anti bakteriyel etkisi sayesinde bakterilerin oluşturduğu istenmeyen leke ve kokuyu yok eder.
Antibakteriyel selpak Antibakteriyel bez: (mikrofilament bez) Kalite düzeyi çok yüksek olan Mikrolifli bezler nano ile kaplanmış yüzeylerin parlatılması ve temizlenmesi için idealdir. Bu mikrolifli bezler ile tüm yüzeyleri herhangi bir temizlik maddesi kullanmadan sorunsuz bir şekilde temizleyebilirsiniz. Direk güneş ışığının altında pencere camlarının silinmesi bile artık bir problem teşkil etmez. Silme izleri artık tarihe karıştı.Mikrolifler, insan saçından yaklaşık 100 kez daha incedir.
Royal bakteritemiz halı : Üretim aşamasında halıya özel bir antibakteriyel madde uygulanmaktadır. Bu madde tekstil ürünleri için kimyasal katkı maddeleri üreten alman CHT firmasından sağlanmaktadır. Antibakteriyel madde halının yüzey, taban ve iç kısmında yaşayan bakterileri hızla azaltır. Etkisi sürekli yenilendiği için bakteriler bu halılarda barınamaz.
Antibakteriyel çorap: İstanbul Çorap tarafından üretilen Parizien Clinique serisinde, ayakta bakteri oluşumunu ve kokuyu önleyen anti- bakteriyel çoraplar üretilmektedir. Gaziantep Küsgette kurulu Doliche Firması, özel geliştirdikleri kimyasal bir sistemle kokusuz çorap üretti ve antibakteriyel özelliğe sahip olan çorabın mantar ve bakterileri öldürmekte, ayak kokusunu önlemekte ve uzun süreli kullanımda mantar ve diğer hastalıkların ortadan kalkmasını sağlamaktadır.
TSK uzun süren AR-GE çalışmalarının ardından nanoteknoloji ile hazırlanmış anti-bakteriyel, leke tutmayan, yüksek mukavemetli üniformalar kullanmaya başlamıştır.
Antimikrobiyal aktif özellikte ve akıllı nano ambalajlar Bazı nano metal veya metal oksitlerin polimerlere entegre edilmesiyle oluşan nanokomposit malzemeler antimikrobiyal özellik göstermektedir.
Nano partiküllerin antimikrobiyal özelliklerinden faydalanılmaktadır. Bu malzemeler gıdalarda mikroorganizma gelişimini yavaşlatarak, raf ömrünün uzun olmasını sağlamaktadırlar.
Ticari olarak kullanılan önemli metaller, gümüş (Ag), altın (Au), ve metal oksitler: çinko oksit (ZnO), silika (SiO2), titanyum dioksit (TiO2), aluminyum oksit (Al2O3) ve demir oksitlerdir (Fe3O4, Fe2O3). Özellikle nanogümüş (nanosilver) gıda ambalajında antimikrobiyal özelliği için kullanılmaktadır.
TIP’TA NANO- TEKNOLOJİ VEDEZENFEKSİYON
Ayrıca giderek artan ilaç maliyetinin önüne geçilmesi ve dirençli mikroorganizmaların ortaya çıkmasının engellenmesi amacıyla bilinçli ve kontrollü antibiyotik kullanımının yanısıra uygun bir dezenfeksiyonun kaçınılmaz bir zorunluluk olması günümüzde bilinen bir gerçektir. Farklı çalışmalarda, ülkemizdeki hastanelerde uygunsuz antibiyotik kullanım oranının %20-60 arasında değiştiği gösterilmiştir.
Rutin dezenfeksiyon işlemlerinin gelişmesiyle bu sorun önemli ölçüde giderilmiş ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasının önlenmesinde önemli katkılarda bulunmuştur.? Bilindiği gibi her dezenfektan ve antibiyotiğin bir kullanım süresinin olduğudur. İşte NANO-TEKNOLOJİ bu noktada devreye girmektedir.
Son yıllarda bir çok üründe nano teknoloji kullanılarak üretime başlanmıştır ve bunlardan biriside dezenfektan olarak kullanılmak üzere üretilen Nano-silver, gümüş titanyum dioksit v.b
2-10nm boyutundaki Nano gümüş parçacıklar genellikle kendisine nispetle çok daha büyük olan, bakteri veya mantar ile artan temas yüzeyi nedeniyle bakterisid ve fungisid olarak etki yapmaktadır.
Nano Silver’ın hammaddesi gümüş iyonlarıdır. Gümüş iyonlarından üretilen saklama kapları yiyeceklere bakteri karışımını engelliyor. Gümüş nano metal parça ile gümüş elementinin iletkenlik özelliğinden yararlanılarak ürünlere antimikrobik (anti bakteriyel ) özellik kazandırabilmektedir. Nano Silver bakteri oluşumunu % 99.9 oranında engelleyen ilk teknolojidir.
Bir ürünün antibakteriyel olarak adlandırılabilmesi için uzman kurumlarca gerekli testlerinin yapılıp onaylanması gerekmektedir. Onay bilgisi ürün etiketlerinin üzerinde olmaktadır.
Türkiyede sadece nanoteknoloji üzerine kurulmuş bir işletme yoktur. Fakat nanoteknolojiyi de kullanarak üretim yapan işletmeler vardır. bunlardan bazıları : Denizli menderes tekstil : bu işletme ürettiği tekstil ürünlerinden bazılarını antibakteriyel özellikli üretmektedir. Bu teknolojiyi baskı- boya atölyesinde apre ile innovasyon çalışmalarının aralıksız devam etmesi sonucunda 2006 yılında uygulamaya başlamıştır.
Eyüp sabri tuncer : antibakteriyel temizlik ürünleri.
Akıllı tekstil ürünleri üreten firmalar: Anteks , yeşim tekstil, karsu tekstil, sude duni deri san a.ş, abbate, orka group, istanbul çorap, yeğin grup, has tekstil, dema teknik tekstil, fiberflon, hepatr end. Paza., altınbaşak tekstil, zorlu tekstil, hakkoymaz tekstil dir…
Tıp-Medikal, Farmakoloji
Bakteri başta olmak üzere küf gibi daha birçok mikropların gelişmesine engel olan ve bunlara direnç gösterebilen maddeleri ifade etmek için kullanılır antimikrobiyal kavramı. NANOTEKNOLOJİ olarak biz de etken maddeler sıfatıyla nitelenen antimikrobiyal maddelerin özelliklerinden en iyi şekilde istifade eder ve bir seri antimikrobiyal madde olarak formüle ederiz.
Üretim esnasında yüzeye getirilen katkı maddesi gümüş veya buna benzer, antimikrobiyal maddeyi çepeçevre sarar ve böylece hedef malzeme ve üretim sürecine kıyaslakonsantre toz, likit süspansiyon veya masterbatchpelet olarak formüle edilir. Antimikrobiyal madde ürünün ömrünü uzatmak ve hijyen kuvvetini katbekat artırmak gibi mantıksal gerekçelerle kullanılır.
NANOTEKNOLOJİ ile ortaklık kuran insanlar ürünlerindeki antimikrobiyal madde özelliklerini kısa vadede çok iyi bir şekilde gözlemleyebilirler. Bizimle beraber hareket ederken ürün yelpazeniz rakiplerinize kıyasla daha geniş olur. Bu etkene bağlı olarak cironuzda gözle görülür bir artış meydana gelir ve yeni pazarlara açılma şansınız da artar.
Bağımsız araştırma gruplarının elde ettiği verilere göre NANOTEKNOLOJİ markası dünya genelinde kalitesi, müşteri memnuniyeti, güven ve deneyim gibi niteliklerle tanınan bir marka olmuştur. Misyonumuz ve vizyonumuz ise bundan sonra bu nitelikleri artırarak korumaya devam etmektir. Antimikrobiyal maddelerde sadece üreticiler değil daha başka birçok alanda da yararlanılabilir.
Antimikrobiyal maddeler hakkında sormak istedikleriniz için bize mail atabilir veya telefonla arayabilirsiniz.
TİTANYUM DİBORÜR (TiB2)
Titanyum diborür yüksek sertlik, elektriksel iletkenlik, aşınma direnci ve korozyon dayanımı özelliklerine sahiptir.
ÖZELLİKLERİ VE UYGULAMALARI
TiB2 birçok titanyum bor bileşiklerinin en kararlısıdır. Doğada bulunmaz fakat TiO2 ve B2O3 ün karbbotermal redüksüyonu ile sentezlenebilir.
Diğer güçlü kovalent bağlı malzemelerde olduğu gibi
TiB2
nin sinterlenmesine de engel oluşturur. Ve genellikle sıcak presleme ve sıcak izostatik presleme ile yoğunlaştırılır. Tib2 nin basınçsız sentezlenmesi yüksek yoğunluk kazandırabilir. Fakat sıvı fazda
demir, krom ve karbon la sinterlenmesi gerekir. Önemli özellikleri
Tib2 1000 C ye kadar hava ortamında oksidasyona karşı dirençlidir.
HCI ve HF ye karşı da dirençlidir. Fakat H2SO4 ve HNO3 le tepkime verir
Alkalilerle hemen tepkime verir
TiB2 nin sıcak preslenmesi (ufak metalik yada karbit sinterleme katkıları
yla) 1800-1900 c de
gerçekleştirilir ve teork yoğunluğa yakın yoğunluk kazandırılır
Basınçsız sinterlenmesi çok miktarda sinterleme katkısı gerektirir. Ve sinterleme sıcaklığı 2000 c den fazladır.
UyGULAMA ALANLARI
Yüksek sertliği
çok yüksek ergime noktas
ı ve kimyasal kararlılığından dolayı birçok uygulama için akla gelen ilk adaydır.
1-
balistik zırh: Yüksek sertlik ve makul mukavemeti kombinasyonu Tib2 yi balistik zırh için çekici kılmaktadır. Fakat yüksek yoğunluk ve şekil verilme kabiliyetinin zorluğundan dolayı diğer seramiklerin yanında onu daha az çekici kılar.
2-
alüminyum izabesi: TiB2 nin kimyasal kararlılığı ve iyi elektrik iletkenliği, öncelikli alüminyum izabesi için kullanılan Hall Heralult hücrelerinin elektortlarınında kullanılmasını sağlar.
A
yrıca geleneksel dökümle ergitilen metallerde kroze ve metal buharlaştırma teknesinde kullanılabilir.
3-
Diğer uygulamalar: yüksek sertliği, makul mukavemeti ve iyi aşınma direnci TiB2’ yi kaynak yerleri, aşınan parçalar, diğer metallerle bileşimi vve kesme takımları için uygulamalardakullanılabilir aday
yapar.
Diğer başlıca oksit seramiklerle kombinasyonlarıyla, TiB2 nin mevcut olan mukavemet ve matrixteki çatlak tokluğu diğer var olan malzemelerle birleştirilerek arttırılabilir
Nesneler ve mikropartiküller (atom gibi) arasında değişen boyutlara sahip Nanopartikül Dispersiyonu çokça kullanılmaktadır. Çeşitli işlevlere sahip bu parçacıklar sadece doğa anlayışımızı derinleştirmekle kalmayıp aynı zamanda yeni ileri teknolojinin geliştirilmesi için temel oluşturmaktadır. Nanopartiküllerin başarılı bir şekilde uygulanması, bu parçacıkların hem sentezine hem de yüzey modifikasyonuna bağlıdır.
Yüzey modifikasyonu, Nanopartikül Dispersiyonunun doğal özelliklerini geliştirebilir ve doğada varolmayan nano kompozitler hazırlamaya hizmet eder.
Nanoparçacık en az bir boyutlu nano-seviyeli boyutta (1-100 nm) iki veya daha fazla katı fazdan yapılır. Katı faz amorf, yarı kristal, tane veya bir kombinasyon olabilir. Katı faz organik, inorganik veya kombinasyon olabilir. Katı fazın boyutuna göre nanokompozit genellikle aşağıdaki üç türü içerir:
Nanopartikül Dispersiyon ve nanopartikül bileşikleri (0-0 bileşik), Nanopartikül Dispersiyon ve konvansiyonel yığın kompozitleri (0-3 kompozit) ve kompozit nano filmler (0-2 bileşik).
Nano katmanlı yapı malzemesi nano malzemeye atıf yapılır ve farklı malzemelerden oluşan çok tabakalı nanokompozit aynı zamanda nanokompozit olarak da bilinir. Kompozit malzemeler havacılık, savunma, ulaşım, spor ve diğer alanlarda yaygın olarak kullanılabilen mükemmel performansa sahiptir.
Nanokompozitler kompozit malzemelerin en cazip kısımlarından biridir. Son yıllardaki hızlı gelişme nedeniyle, kompozitler gelişmiş ülkelerce yeni malzemelerin geliştirilmesinde önemli bir yere konmaktadır.
Nanokompozitler üzerine yapılan araştırmalar arasında organik-inorganik kompozitler, nano-polimer matris kompozitleri ve inorganik-inorganik kompozitler bulunmaktadır. Bu bölümde, araştırma tecrübemizle birlikte, esasen okuyuculara nano-polimer matris kompozitleri tanıtıyoruz.
Şirketimiz ve yeteneklerimiz hakkında Nano bileşik ile bilgi almak için www.nanoteknoloji.com
Gümüş Nanopartiküller ve Arıtma
Gümüş Nanopartiküller benzersiz optik, elektriksel ve termal özelliklere sahiptir ve fotovolipiklerden tüp çoraplarına kadar uzanan bütün ürünlere dâhil edilmiştir. Gümüş nanoparçacıklar nelerdir, ne yapar ve gelecekte ne için kullanılabilirler?
Gümüş Nanomalzemeler Nedir?
Gümüş Nanopartiküller boyutları 1 nm ile 100 nm arasındaki küçük parçacıklardır. Bunların çoğu, gümüş oksitten büyük bir yüzdeden oluşmasına rağmen, çoğunlukla gümüş olarak tanımlanırlar, çünkü büyük orandaki yüzey-to-bulk gümüş atomlarıdır.
Gümüş nanoparçacıkların benzersiz özellikleri onları biyomedikal, malzemeler, optik ve antikrobiyal uygulamalar gibi sayısız teknoloji için ideal hale getirir.
Aşağıda Gümüş Nanomalzemelerin birçok uygulaması bulunmaktadır.
Gümüş Nanopartikül Uygulamaları
Medikal : Gümüş nanopartiküller kantitatif tespit için biyolojik etiketler olarak kullanılabileceği cerrahi aletler ve biyolojik sensörlerdir.
Antibakteriyel : Antibakteriyel özelliklerine göre konfeksiyon, ayakkabı, boya, yara örtüsü, alet, kozmetik ve plastikler üzerine kurulmuştur.
İletken : İletken mürekkeplerde kullanılır ve termal ve elektrik iletkenliğini artırmak için bileşiklere entegre edilmiştir.
Optik : Metal-enhanced fluorescence (MEF) ve yüzey-enhanced Raman scattering (SERS) de dahil olmak üzere ışığı verimli şekilde hasat etmek ve arttırılmış optik spektroskopiler için kullanılır.
Kemik Çimentosu : Yapay eklemlerin başarıyla bağlanması için kullanılır.
Temiz su: Taşınabilir filtre kağıdı, gümüş nanopartiküller ile sarmalandı. Örneğin, kötü içme suyu ile ilişkili olan kolera ve giardiyaz gibi faul sularını filtrelemek için kullanılır.
Su Arıtma: Su bazlı bakterileri öldürmek için gümüş kullanılması yeni bir fikir değildir. İnsanlar yüzlerce yıldır içilebilir suyu korumak için gümüş kullanmışlardır.
Taşınabilir filtrelerdeki gelişmelerin, şu anda temiz suya erişemeyen Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 1 milyar kişiye kadar içilebilir su kaynaklarının getirilmesine yardımcı olmanın bir yolu olduğuna inanıyoruz. Dezavantajları ortadan kaldırdıktan sonra, bu tür bir su arıtımı, depremde temel içme sularını yıktığında 2010’da Haiti gibi alanlara yardımcı olabilir.
Nanopartiküller üç boyutludurlar ve 1 ile 100 nanometre arasında değişen uzunluğa sahiptirler. Gümüş nanopartiküller aracılığı ile tümörlerin tespit edilmesi ve tedavi edilmesi hesaplanıyor. Bu ise dostum uzak bir gelecek değil. Bahsi geçen bu gümüş nanopartiküller küresel şekillerde meydana gelirken tamamıyla gümüş bileşenlerden oluşmaktadırlar. Daha bitmedi! Nanopartiküller şayet hedefine ulaşamaz ise bedene hiçbir şekilde zarar vermiyorlar ve yıkanma yoluyla kolayca bedenden atılabiliyorlar.
Belirlenmiş uyaranlara cevap vermesi amacıyla sadece nanopartiküllerden istifade etmek ya da bu fikri ortaya atmak modern tıp için oldukça yeni ve çığır açıcı. Bu yeni konsept ile beraber aşırı nanopartiküllerin neden olduğu zehirlenmeler de tarihin derinliklerinde kaybolup gidecek. Zira bedende biriken ve fazlalık oluşturan partiküller böbreklerin yardımı sayesinde bedenden atılmaktadır.
Bir araştırma sonucu bu konu hakkında aynen şöyle söylüyor: “Bu metodun eşsiz yanı çıkarılan nanopartiküllerin hedef hücrelere geçememesindedir. Aslında hücrelerle uyum sağlayan nanopartiküllere odaklanarak hangi hücrelerin hedeflendiğini anlayabilir ve böylece doku taşıma yollaklarını daha detaylı çalışabiliriz.”
Bu makale sayesine nanopartikül nedir ya da gümüş nanopartikül nedir gibi aklınızda oluşan sorulara cevap verebildiğimizi sanıyorum az da olsa. Bu ve benzeri konulardan en birincil ağızdan ve en güvenilir kaynaktan bilgi alabilmek için www.nanoteknoloji.com web adresimize bekliyoruz. Aklınıza takılan bütün sorulara cevap bulabilir ve oluşan merakınızı giderebilirsiniz.
NANO GÜNEŞ PANELLERİ
Güneş panellerinde kullanılan polisilikonlar artık güneş panelleri için büyük bir maliyet yükü olmaktan çıktı. Aslında güneş panellerinin fiyatını bu denli artıran şey kablolama ve kurulum işlemleri ve arazi temini ve bun bağlı sistemlerdir. Düşük polisilikon fiyatları güneş panelleri için güzel bir haber olsa da asıl güzel olan şey verimlilik konusunda kat edilen mesafedir.
MIT’de çalışan bilim adamları ve uzmanlar yaptıkları yeni araştırma ile polisilikonların daha verimli hale geldiklerini ve eskiye nazaran daha dayanıklı olduklarını doğrular nitelikte araştırma bulgularına ulaştılar. Hatta hiç zaman kaybetmeden bu heyecan verici bilgileri bilim dünyası ile paylaştılar. Nanoteknoloji aracılığı ile siz de polisilikon piyasasını yakından takip edebilir ve ucuza güneş panalleri sahibi olabilirsiniz.
Güneş Panelleri ve Yeni Modellemeler
Geçmiş zamanlarda güneş panelleri için kullanılan geniş alanlar artık daha yüksek verim için çok rahat bir şekilde kullanılabilecek. Güzel haber ise şu bu araştırma sonuçları hacim kazandıktan sonra seri üretim denilen aşamaya geçilecek. Bu sayede artık güneş panelleri insanların ulaşılması olmaktan çıkacak. Daha fazla bilgi almak için makalenin devamını okuyabilirsiniz.
Biz de bu heyecan verici gelişmeleri kutlamak ve piyasaya can katmak için güneş panelleri için mükemmel kampanyalar başlattık. www.nanoteknoloji.com adresinden bütün kampanyaları takip edebilir ve detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz.
Bitkilere yapı sağlayan bir biyo polimer olan selüloz artık nanoteknoloji çalışmalarında da kullanılmaktadır. Nano selüloz; yüzlerce mikrometre uzunluğunda ve 5 ile 500nm çapında selülozun kristal veya lifli birimlerini içeren nano-malzemenin yeni bir sınıfıdır.
Ağaç ve bitkilerde selülozun, çeliğin dayanıklılık mukavemetine sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Odunun kimyasal yapı bileşenlerinin temeli olan selülozun nano boyuta indirgenmesi ile elde edilen nanoselülozlar boyutlarına, özelliklerine ve üretim yöntemlerine bağlı olarak mikrofibrillenmiş selüloz (MFC), nanokristalin selüloz (NCC) ve bakteriyel nanoselüloz (BNC) şeklinde sınıflandırılabilir.
Nanoselülozlar; Odun, şeker pancarı, patates, kenevir ve ketenden elde edilen mikrofibrillenmiş selüloz, odun hamurunun mekanik bir etki sonucu parçalanması ile oluşmaktadır. Odun, pamuk, kenevir, keten, buğday sapı, dut kabuğu, bakteri veya yosun bazlı selülozdan elde edilen nanokristalin selüloz ise selülozun asit hidrolizi sonucunda oluşur. Bakteriyel sentez yoluyla da şeker ve alkollerden bakteriyel nanoselülozlar üretilebilir. Nanoselülozun elde edilmesinde odun en önemli selüloz kaynağı olarak kullanılmasına rağmen mısır, şeker kamışı, buğday, pirinç, patates, arpa, havuç, bambu, ananas ve muz gibi bitkilerin yan ürünleri de doğal lif kaynağı olarak kullanılabilmektedir.
Nanoselüloz ve nanokristal; inşaat malzemelerinin güçlendirilmesi, polymer ve beton gibi malzemelerin güçlendirilmesi, elektronik ve tıbbi cihazlar, otomotiv, tekstil, sivil ve havacılık endüstrileri için yapısal bileşenler, iletken kağıttan esnek piller, elektronik cihazlar için şeffaf esnek ekranlar, su arıtma için özel filtreler, sensörler, yenilenebilir organik plastik torbalar, yara pansuman ürünleri ve bilgisayar bellekleri gibi çok geniş çalışmalarda ilerleme sağlamaktadır.
Grafen
21. yüzyılın mucize malzemesi olan GRAFEN karbon atomunun bal peteği örgüsü şeklindeki iki boyutlu planar yapıdadır. Grafen katlanabilir ve üstün mekanik özelliklerinden dolayı nanokompozit üretiminde karbon fibere üstünlük sağlamaktadır. Grafen kompozitlerin sağlamlık dışında elektrik iletkenliği, düşük gaz geçirgenliği, termal iletkenlik özellikleri otomotiv plastiklerinde çok geniş uygulama alanı sağlamaktadır. Örnek olarak grafenin iletkenlik ve gaz bariyer özelliği yakıt tankı tasarımında ve elektrostatik boyamada ideal çözüm sunmaktadır. İlaveten, grafen yakıt veriminin artması için lubrikant, uzun ömürlü ve hafif batarya ve akü üretiminde elektrot malzemesi ve uçak kanatlarının güçlendirilmesinde takviye malzemesi olarak kullanılabilir.
Grafenin Uygulama Alanları
· Yapı-İnşaat Malzemeleri
· Otomobillerin İç Donanımı
· Rüzgar Türbinlerinin Kanatları
· Alev Geçiktiriciler
· Batarya, Akü, Süperkapasitör
· Lubrikantlar
· Uçakların İç Donanımları, Kanat Yapımı
Grafen
Fonksiyonelleştirilmiş grafen nanotabakalar (Karbon/oksijen oranı, yüzey alanı belirlenmiş)
Grafen oksit
Termal genleştirilmiş grafen nanotabakalar
Geri dönüşüm prosesi ile üretilmiş grafen tabakalar
Grafen katkılı masterbatchler
Grafen ve Dispersiyon
NK0580CA Yüksek Saflıkta Grafen,% 98 <3nm
NK 0580CA -OH Yüksek SaflıktaGrafen-OH, % 9 98% <3nm
NK 0580CA -COOH Yüksek Saflıkta Grafen – COOH, % 98 <3nm
NK 0580CA -N2 Yüksek Saflıkta Grafen-N2, % 98 <3nm
NK 0581CA Endüstriyel Sınıf Grafen,% 97, <10 nm
NK 0582CA Yüksek Saflıkta Grafen Dağılma,% 98, <3nm
NK 0583CA Yüksek Saflıkta Grafen Dağılma, 98 +%, 2 ~ 4nm
Grafen Nanoplatelets
NK0540DX Grafen Nanoplateletler (1-5 nm)
NK0541DX Grafen Nanoplateletler (6-8 nm)
NK0544DX Grafen Nanoplateletler (11-15 nm)
Grafen Oksit
NK0590CA Yüksek Saflıkta Grafen Oksit, 99 +%, <2nm
NK 0591CA Grafen Oksit,% 98 +, <2nm, Dia: 1 ~ 5um
NK 0592CA Grafen Oksit,% 98 +, <2nm, Dia: 8 ~ 15um
NK 0593CA Grafen Oksit,% 98 +, <2nm, Dia:> 50um
NK 0590CA-G Yüksek Saflıkta Grafen Oksit Jel,% 99 +, <2nm
NK 0591CA-G Grafen Oksit Jel, 98 +%, <2nm, Dia: 1 ~ 5um
NK 0592CA-G Grafen Oksit Jel, 98 +%, <2nm, Dia: 8 ~ 15um
NK 0593CA-G Grafen Oksit Jel, 98 +%, <2nm, Dia: > 50um
NK 0594CA Endüstriyel Sınıf Grafen Oksit, 97 +%, <2 nm, Dia: 3 ~ 10um
Grafen Katkılı Kompozitler
Grafen polimer matrisinin yapısına çok düşük oranlarda (%0.05-%10) eklendiğinde malzemenin termal dayanıklılıklarını ve mekanik mukavemetlerini arttırmakta ve malzemelerin hafiflemesini sağlamaktadır. Grafen takviyeli plastiklerle daha güvenilir ve uzun ömürlü kompozit üretimi yapmak mümkün olmaktadır.
NK56G1 Grafen Katkılı PP Masterbatch
NK56G2 Grafen Katkılı PE Masterbatch
NK56G3 Grafen Katkılı ABS Masterbatch
NK56G4 Grafen Katkılı PA Masterbatch
NK56G5 Grafen Katkılı PVC Masterbatch
NK56G6 Grafen Katkılı PS Masterbatch
NK56G7 Grafen Katkılı PET Masterbatch
NK56G8 Grafen Katkılı PBT Masterbatch
NK56G9 Grafen Katkılı EVA Masterbatch
NK56G10 Grafen Katkılı Polipropilen Masterbatch
NK56G11 Grafen Katkılı Polipropilen Masterbatch
NK56G12 Grafen Katkılı Epoksi Reçine
NK56G13 Grafen Katkılı Polyester Reçine
NK56G14 Grafen Katkılı PVA Reçine
Bu çalışmada, grafen oksit (GO)-su nanoakışkanının taşınım ısı transferi üniform duvar ısı akılı dairesel bir bakır boru boyunca laminer akış için deneysel ve sayısal olarak incelenmiştir. Deneysel çalışmada, grafen oksit-su nano-akışkanının ısı transferi artışı ve basınç düşüşü özellikleri değerlendirilirken, sayısal çalışmada korunum denklem-leri üç boyutlu olarak sonlu hacim yöntemi olan CFD paket programının (ANSYS 15.0-FLUENT) kullanılmasıyla tek fazlı akışkan kabulüyle çözülmüştür. Taban akışkanı olarak kullanılan saf suyun ısı transfer katsayısı ve basınç düşüşü ölçülmüş ve ilgili bağıntıdan elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır. Sayısal çalışmada elde edilen boru yüzey sıcaklık değerleri nanoakışkan için deneysel sonuçlarla karşılaştırıldığında ortalama %2 hata ile birbiriyle uyumlu olduğu görülmüştür. Çalışmada, %0,01 ve %0,02 hacimsel konsantrasyonlu GO-su nanoakışkanının ısı transferi artışında ısı akısının, nanoparçacık hacimsel konsantrasyonunun ve hacimsel debinin etkileri sunulmuş-tur. %0,02’lik konsantrasyonda GO-su nanoakışkanının ısı taşınım katsayısı artışı değeri (hnf /hbf), 1,5 l/dk’lık debi (Re=2023) ve 2536.62 W/m 2 (350 W) ısı akısı değerinde %13,9 olmaktadır. Bununla birlikte, yük kaybı (h K) ve sürtünme faktörü için en yüksek artışlar %0,02 GO ve 1,5 l/dk’lık debide sırasıyla %8,37 ve %7,95’tir. Sonuçlar, GO nanoakışkanının ısı transferi uygulamalarında geleneksel çalışma akışkanlarına iyi bir alternatif olarak kulla-nılabileceğini göstermektedir Anahtar Kelimeler: Nanoakışkan, grafen oksit (GO), taşınım ısı transfer katsayısı ABSTRACT In this paper, convective heat transfer of graphene oxide-water (Graphene oxide) nanofluid in a laminar flow through a circular copper pipe with uniform wall heat flux is investigated experimentally and numerically. In experimental investigation, it is evaluated the heat transfer characteristics and the pressure drop of the graphene oxide (GO)-water nanofluid when in numerical study, the finite volume method (ANSYS 15.0-FLUENT) is employed to solve the conservation equations (continuity, momentum and energy equations) in three dimensional domains by assuming single phase flow. The heat transfer coefficient and pressure drop of the DI (distilled)-water used as base fluid is measured and compared with the corresponding data from the correlation. The datas of nanofluid for surface temperature of the tube is satisfied within a 2% error for the numerical work compared with experimental results. The effects of the heat flux, volumetric concentration and flow rate on the enhancement of the heat transfer of GO-water nanofluid with volumetric concentrations of 0,01% and 0,02% are presented in the study. The value of convective heat transfer coefficient enhancement (hnf /hbf) of the GO with 0,02% volumetric concentration and flow rate of 1,5 l/min (Re=2023) is 13,9% for the heat flux value of 2536.62 W/m 2 (350 W). However, the max. increases in head loss and friction factor with 0,02% GO and 1,5 l/min are 8,37% and 7,95% respectively. Finally, the results reveals that the GO-water nanofluid can be used as a good alternative conventional working fluids in heat transfer applications.
Tek Katmanlı Grafenler
» NEMS
» Kaplamalar ve Filmler
» Dokunmatik Ekranlar
» Basınç Sensörleri
» Transistörler
» Optoelektronikler
» Yarı İletkenler
» Elektronik Cihazlar
» Sensörler
Tek ve Çok Katmanlı Grafen Kullanımı
» İletken Mürekkep
» Havacılık
» Enerji Üretimi
» Elektrokimya
» Medikal Uygulamalar
» Su Geçirmez Kaplamalar
» Kuantum Noktaları
Bulk Grafen
» Bataryalar
» Plastik ve Polimerler
» Yapı Malzemeleri
» 3 Boyutlu Yazıcı Malzemeleri
» Otomotiv
» Kauçuk ve Sentetik Yağlayıcıla
Önce grafen veya grafitin ne olduğunu belirlemeliyiz. Genelde 10 katmandan daha az kalınlıkta 2B tabakalara grafen denilebileceği kabul edilir.
3 ana tip grafen vardır: Tipik olarak CVD, ALD veya Epitaksiyel büyüme ile yapılan grafen filmler, sülfürik asitte grafitin yüksek ekzotermik bir reaksiyonda potasyum permanganat ile reaksiyona sokulmasıyla pul pul dökülen Grafen Oksit ve plazma olabilen Grafen Nanoplateletler pul pul dökülmüş veya kimyasal olarak pul pul dökülmüş, bilyeli öğütülmüş veya termal olarak şoklanmış ve grafen nanoplatelet ürün yığınlarına kesilmiş.
Grafen ve grafen oksit arasında nasıl seçim yapılır? Uygulamanıza bağlıdır. Elektronik özelliklerin bir sensör veya cihaz veya gelişmiş mekanik özellikler yapmasını istiyorsanız, CVD grafen veya RGO öneririz . İyi bir dağılım ve çözelti işleme istiyorsanız, normal GO’yu öneririz.
Grafen Oksit, kenarlarında ve bazal düzleminde oksijen içeren fonksiyonel gruplar ile süslenmiş, yüksek derecede oksitlenmiş karbon atomlarından oluşan 2 boyutlu bir nano tabakadır. Bu gruplar onun efsanevi çözünürlüğünü sağlar ve onu nanoteknoloji dünyasında benzersiz kılar.
Grafen oksidin özellikleri, yüksek yüzey alanı, işlevselliği ve iki boyutlu (2D) levha benzeri yapısı nedeniyle benzersizdir.
Oldukça oksitlenmiş karbon atomları bal peteği altıgen kafes modelinde düzenlenmiştir. Bireysel pullar tipik olarak X ve Y yönlerinde nanometre ila mikron genişliğindedir. Tek katmanlı GO tipik olarak 0,7-1,2 nm kalınlığındadır. Grafit oksit ve grafen oksit arasındaki fark, pulların toplam kalınlığıdır. 10 katın üzerindeki kalın malzemeler genellikle grafen değil grafit olarak kabul edilir. Tipik olarak, bir çözücü veya polimer içinde dağılmış bir toz olarak veya bir spin kaplamalı film olarak satılır.
Ultrasonikasyon veya homojenizatör gibi yüksek kesme yöntemleri kullanılarak suda, polimerlerde, çözücülerde kolayca dağılır.
GO elektriksel olarak yalıtkandır, ancak azaltılarak iletken hale getirilebilir. İndirgeme işlemi, yüzey işlevselliğinin çoğunu ortadan kaldırır ve grafen kafes yapısını geri yükler.
Grafen oksidin fiziksel özellikleri, işlevselliğinden bahsetmeden tartışılamaz. GO tipik olarak OH, COOH ve Epoksit grupları dahil olmak üzere>% 40 oksijen grubuna sahiptir. Bu fiziksel özellik, Di su, NMP, DMF, THF, Etanol ve diğer polar çözücülerde grafen oksit dağılımını mümkün kılar. Tamamen oksitlendiğinde grafen oksit, 2.1 ile 2.9 arasında bir C: O oranına sahip açık kahverengi (ten rengi) renkli katı bir tozdur. Bu özellikler grafen okside efsanevi çözünürlüğü ve üstün dispersiyon özellikleri verir.
Bireysel katmanlar grafitin yapısını korurlar ancak aralarında çok daha büyük ve düzensiz bir boşluk vardır. Pullar tipik olarak yüzlerce nanometre ila onlarca mikron genişliğindedir.
Grafen oksidin elektronik özellikleri, sp2 bağlanma ağlarını bozan oksidasyondan kaynaklanan yapısal kusurlar nedeniyle bozulmamış (CVD veya Epitaksiyel grafen) grafen ile karşılaştırılamaz. Grafen oksit iletkenliğini iyileştirmek için azaltılabilir ve gerçek dünya uygulamaları için birçok avantaj sağlar. Ek olarak, iletkenliği artırmak için daha iletken malzemelerle eşleştirilebilir.
GO’nun optik özellikleri onu optik olarak şeffaf bir malzeme haline getirir. Tamamen şeffaf olmasa da, 5 katmandan daha az kalın GO filmlerle% 90’ın üzerinde optik şeffaflık elde edilebilir. Her grafen tabakası şeffaflığı yaklaşık% 2 oranında azaltır. Şeffaf iletken mürekkepler ve filmler, GO’nun karbon nanotüpler veya gümüş nanoteller ile birleştirilmesiyle yapılabilir.
Grafenin üstün termal özellikleri büyük ilgi uyandırmıştır, bu nedenle grafen termal yönetim uygulamaları için incelenmiştir. Tek katmanlı grafenin yüksek ısı iletkenliği vardır, ancak veriler, yalnızca bir katman daha eklenmesinin termal iletkenliğini büyük ölçüde azalttığını göstermektedir. Ara katman aralığı, termal iletkenlik üzerinde önemli bir etkiye sahiptir, yani katman sayısı ve aralarındaki boşluk, genel termal iletkenliği azaltabilir.
Grafen oksidin ısıl iletkenliği, benzer ara katman aralığına sahip dökme grafitten daha yüksektir. Artan ara katman aralığı ve oksijen gruplarının varlığı fonon saçılımını artırır. Yüksek termal iletkenliği, oksijen atomları tarafından sağlanan kovalent etkileşimler nedeniyle artan ara katmanlar bağlanmasına bağlanabilir.
Termal iletkenlik ile (a) oksijen atomlarının kapsamı (içi dolu kırmızı kare ile kırmızı çizgi) arasındaki ilişki (b) hidrojen atomları (içi dolu mavi daireli mavi çizgi); (c) oksijen atom ağırlığını taklit eden kütle kusurları (açık kırmızı kare ile kırmızı çizgi); (d) hidrojen atom ağırlığını taklit eden kütle kusurları (açık mavi daireli mavi çizgi).
Insets, simülasyonlardan alınan temsili yapıları gösterir. Camgöbeği toplar karbon atomlarını, kırmızı toplar oksijen atomlarını ve yapay oksijen atomlarını ve mavi toplar hidrojen atomlarını ve yapay hidrojen atomlarını temsil eder. Tüm durumlar için örnek uzunluğu L = 20 nm’dir. Fotoğraf : TLuo / CC BY 2.0
Araştırmalar, GO’nun termal iletkenliğinin, mevcut oksijen gruplarının miktarıyla doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir. % 0.5 oksijen gruplarında, GO’nun ısıl iletkenliği bozulmamış grafenden ~% 50 daha azdır. Oksijen içeriği arttıkça ısıl iletkenliği azalır. Dergi makalelerinde gerçekleştirilen minimum GO ısıl iletkenliği yaklaşık 8,8 W / mK olup, teorik minimum ısıl iletkenlik olan 11,6 W / mK değerinden daha düşüktür. Bu, oksidasyonu ve indirgemeyi kontrol ederek grafen oksitteki termal taşınımı uyarlayabileceğimizi gösteriyor.
Grafen oksidin mekanik özellikleri, bozulmamış grafenden çok daha düşüktür. Tek tabakalı grafen oksit, Young modülü ~ 1.0 TPa ve nihai kırılma mukavemeti ~ 1.0 olan “bozulmamış” grafen için bildirilen değere kıyasla daha düşük etkili Young modülüne (0.7 nm kalınlık kullanıldığında 207.6 ~ 23.4 GPa) sahiptir. Lee ve ark. Tarafından bildirildiği üzere 130 Gpa. Oksidasyon sırasında oluşan grafitik yapıdaki kusurlardan dolayı özellikler azalır. GO’nun azaltılması mekanik özellikleri iyileştirebilir ve grafitik yapıyı eski haline getirebilir.
GO’nun birçok çözücü ve polimerdeki yüksek çözünürlüğü, grafen oksidin çözelti işleme özelliklerini sağlar. Yarık kalıp, elek, gravür veya diğer baskı yöntemleri kullanılarak bir substrat üzerine eğrilebilir, daldırılabilir veya kaplanabilir. Bir bilgisayarda bir DVD yazıcı kullanıldığında bile bir lazerle desenlenebilir ve küçültülebilir.
Grafen oksidin geçmişi 150 yıl öncesine dayanıyor! Başlangıçta grafit oksit olarak adlandırıldı, ilk olarak 1859’da Oxford Üniversiteleri kimyager Benjamin Brodie tarafından, grafit pullarının potasyum klorat ve dumanlı nitrik asitle soyulmasıyla hazırlandı. William Hummers ve Richard Offeman, 1957’de Hummers yöntemini geliştirerek sülfürik asit, sodyum nitrat ve potasyum permanganat kullanarak süreci daha hızlı ve daha güvenli hale getirdi. Bu süreç, çevre ve güvenlik endişelerini en aza indirmek için bazı modifikasyonlarla bugün hala kullanılmaktadır. Hummer’ın böyle değiştirilmiş yöntemlerinden biri de Tur yöntemidir.
Modifiye edilmiş bir Hummer’ın yöntem sentez yöntemi tipik olarak, grafiti potasyum permanganat, hidrojen peroksit, sülfürik ve hidroklorik asitler gibi güçlü oksitleyicilerle işleyerek kimyasal işlemde grafitten GO yapmak için kullanılır.
Bu kimyasal işlem, grafiti tek veya birkaç atomik katman yaprağına döker, ara katman yapısını genişletir ve fonksiyonel grupları ekler.
Oksijen içeren fonksiyonel grupların türü ve miktarı grafen oksidi hidrofilik yapar, bu da suda çözünür olduğu anlamına gelir.
Başlangıçta grafit oksit olarak adlandırılan Grafen oksit sentezi, grafitin güçlü oksitleyicilerle, tipik olarak potasyum permanganat ve sülfürik asitle reaksiyona sokulmasını içerir ve durulama suyu süzüntüsü PH nötr olana kadar durulanır ve santrifüjlenir.
Daha sonra çözünürlüğü korumak için dondurularak kurutulur. Bazı üreticiler GO’nun saflaştırılmasında diyalizi bile kullanır. GO, sentez sırasında üretilen alkali tuz yan ürünleri ile kirlendiğinde, tuz katalizli karbon yanması nedeniyle oldukça yanıcı hale gelir. GO ürünümüz son derece saftır ve yanıcılık söz konusu değildir.
Dökme ürün, grafitin katman yapısını koruyan, ancak çok daha büyük ve düzensiz aralıklarla kahverengimsi / sarımsı katı bir malzemedir.
Dört yaygın grafen oksit sentez yöntemi vardır: Staudenmaier, Hofmann, Brodie ve Hummers. Bu yöntemlerin varyasyonları, değiştirilmiş bir hummers yöntemi olan Tur yöntemi de dahil olmak üzere mevcuttur. Sentezi, daha tutarlı bir kalite sağlamak, çevresel endişeleri azaltmak ve maliyetleri düşürmek için sürekli olarak incelenmekte ve geliştirilmektedir.
Oksidasyon süreci tipik olarak karbon / oksijen oranı ile değerlendirilir,>% 40 kabul edilebilir olarak kabul edilir.
Grafen oksit uygulamaları kataliz, ilaç dağıtımı, güneş enerjisi, pil, doku iskelesi, su tuzdan arındırma ve diğer birçok alanı içerir . Yüksek çözünürlüğü ve azaltılabilme yeteneği, çözüm işlemeyi mümkün kılarak onu arzu edilen bir nanomateryal haline getirir. GO, diğer karbon nanotüplerle ilişkili iyi bilinen dispersiyon problemlerinin üstesinden gelir.
Elektronik cihazlar, materyallerden en az biri için başlangıç ??materyali olarak GO kullanılarak üretilmiştir. Alan etkili transistörler, RGO’nun yanı sıra kimyasal sensörler ve biyosensörler kullanılarak üretilmiştir.
Görünür ışık aralığındaki şeffaf elektrotlar, ışık yayan diyotlar (LED’ler ve OLED’ler) ve güneş pili cihazları için önemlidir. Şeffaf elektrotlara ek olarak, RGO bir delik taşıma katmanı olarak kullanılmıştır.
RGO nanokompozitler, lityum iyon pillerde yüksek kapasiteli enerji depolaması için kullanılmıştır. Fe 3 O 4 veya Fe 2 O 3 gibi elektriksel olarak yalıtkan metal oksit nanopartiküller , RGO’ya bağlanabilir ve pillerdeki performansını artırabilir. Enerji depolama kapasitesi ve döngü kararlılığının, Fe 3 O 4 , saf Fe 3 O 4’e karşı RGO’ya bağlandığında arttığı gösterilmiştir . Yüksek yüzey alanı GO, pul pul dökülme için mikrodalgalar kullanılarak sentezlenmiştir ve azaltılabilir. Yüksek yüzey alanlı RGO, süper kapasitörlerde enerji depolama malzemesi için de kullanılır.
Çalışmalar, GO’nun biyouyumluluğunun iyi olduğunu ve ilaç dağıtımında kullanılmasının yolunu açtığını göstermiştir. Oksidatif strese neden olmaz çünkü hazırlığı metal katalizörleri içermez ve karbon nanotüpler (CNTa) gibi diğer karbon nanomateryallerinin aksine metal safsızlıklarını önler. Yüzeydeki fonksiyonel gruplar, kovalent, kovalent olmayan (π-π veya hidrofobik) ve / veya iyonik etkileşimler yoluyla çok çeşitli organik ve inorganik moleküllerle başarılı etkileşime izin verir. Bu, ilaç verme uygulamaları için GO’nun kullanılmasını sağlar.
Grafen oksidin 2D yapısı yukarıda gösterilmiştir. Mevcut fonksiyonel grupların türü ve miktarı, GO’nun diğer nanomalzemelere kıyasla efsanevi çözünürlüğünü verir. Di Water, NMP, DMF, THF, DCB, Etanol, polimerler veya diğerleri gibi polar çözücülere dağılırken yüzey aktif maddelere ihtiyaç duyulmaz.
Grafen oksidin kimyasal formülü ve moleküler ağırlığı aşağıdadır.
Kimyasal formül: | C 140 H 42 O 20 |
Moleküler ağırlık: | 2043.856 g / mol |
İndirgenmiş grafen oksit, normal GO olarak sentezlenir ve sonra indirgenir. İndirgeme, yüzey işlevselliğini ortadan kaldırır ve moleküler yapıyı GO’dan daha bozulmamış grafene daha yakın bir hale getirir.
İndirgeme tipik olarak kimyasal, termal veya elektrokimyasal bir işlemdir. Diğer teknikler, bozulmamış grafene benzer şekilde çok yüksek kalitede rGO üretebilir, ancak uygulanması karmaşık ve zaman alıcı olabilir.
Hidrazin hidrat ile muamele etmek ve solüsyonu 100c’de 24 saat tutmak
Hidrojen plazmasına maruz kalma
Xenon, UV veya lazer gibi güçlü bir darbeli ışığa (fotoğraf sinterleme) maruz bırakma
Distile suda farklı süreler için değişen derecelerde ısıtma
Bir fırında çok yüksek seviyelere ısıtma
Mikrodalgada doğrudan ısıtma
Elektrokimyasal yöntemler
Oluşturan bir gaz atmosferinde 40 ° C’ye ısıtma (% 95 argon,% 5 hidrojen)
Kimyasal azaltma oldukça ölçeklenebilir bir yöntemdir, ancak elde edilen yüzey alanı ve elektronik iletkenlik genellikle birçok uygulama için yeterince yüksek değildir.
GO’nun 1000 ? üzerindeki sıcaklıklara ısıtılması, çok yüksek yüzey alanına sahip RGO oluşturur ancak tavlama işlemi, basınç oluştuğunda ve karbondioksit salındığında yapıya zarar verir. İndirgeme işlemi, kütlesini ~% 30 oranında azaltabilir ve elektronik özelliklerini iyileştirebilir .
Elektrokimyasal indirgemenin çok yüksek kaliteli RGO ürettiği gösterilmiştir, yapı bakımından bozulmamış grafen ile hemen hemen aynıdır, ancak diğer yöntemlerden daha yavaş olabilir.
RGO seçici olarak işlevselleştirilebilir, çözücü / matris ile uyumluluğunu artırabilir veya RGO’yu diğer iki boyutlu malzemelerle birleştirirken yeni bileşikler oluşturabilir. Yüzey kimyası, uygulama ile uyumluluk için özelleştirilebilir.
Grafen Oksit fiyatı, üretim hacimleri ve saflaştırma derecesine göre belirlenir. Ürünlerin çoğu 75-225 $ / g arasındadır, ancak bazı varyasyonların maliyeti 450 $ / g’dır.
Ürünlerimiz yıkanır ve filtrat pH nötr olana kadar 15 kez santrifüjlenir. Daha sonra çözünürlüğü korumak için dondurularak kurutulur ve bir buzdolabında saklanır. Tüm tedarikçiler bu adımları atmıyor.
Bu işlem, düşük pH’lı çözelti halinde GO satan şirketlerin kullandığı işlemlerden daha pahalıdır. Düşük pH, yıkama ve santrifüj döngülerini azaltmaları ve asidik bir çözeltisidir.
GO’nun raf ömrü, işlevsellik azalmaya başlamadan yaklaşık 6 aydır, ancak yine de daha uzun süre kullanılabilir. Bir laboratuvar buzdolabında saklamanızı öneririz.
Grafenin saf değişik ürünlere entegrasyonu zor olduğundan, bunu sağlayabilmek için endüstriyel ürünlerde grafen oksit, indirgenmiş grafen oksit ve işlevselleştirilmiş ve indirgenmiş grafen oksit gibi işlenmiş türevleri üzerinde çalışılır ya da uygulanacağı malzemeye göre, grafen, çeşitli modifikasyon işlemlerine tabi tutulur. Grafen oksit, yapısında oksijen bazlı fonksiyonel gruplar barındırır. Oksidasyon derecesine göre yarı iletken veya yalıtkan bir malzeme davranışı gösterir. İletkenliğinin bu derece manipüle edilebilmesi ise grafen oksiti biyomedikal, kaplama, enerji depolama, elektronik cihazlar, biyo-sensörler gibi birçok alanda öne çıkarır.
Grafenin oksitlenmesi, mekanik özelliklerin birçoğunu etkilese de bu özelliklerin bir kısmı kimyasal veya termal indirgenme ile geri kazanılabiliyor. Bu işlemin sonucunda ise grafen belirli kimyasal gruplarla işlevselleştirilip kimyasal ve mekanik özellikleri spesifik uygulamalar için manipüle edilebiliyor.
İşlevselleştirilmiş grafen oksitin yapısı günlük yaşamda sıkça karşımıza çıkan deterjana benzetilebilir. Deterjan yapısı incelendiğinde bir ucun hidrofobik (su sevmeyen) diğer ucun ise hidrofilik (su seven) özellikte olduğu görülür.
Bu sayede deterjanın bir tarafı kire tutunurken diğer tarafı da suya tutunarak kirlerden arındırıcı bir etki sağlar. Grafen oksitin de benzer bir şekilde manyetik, kimyasal veya mekanik olarak istenen maddelerle etkileşime girip girmeyeceğine, ne şekilde etkileşime gireceğine karar verilip oksidasyon derecesi ve kullanılan oksidantlar aracılığıyla istenen özelliklere erişilebilir.
Grafen oksitin indirgenmesi, oksidasyondan sonra bozulan saf grafenin özelliklerinin geri kazanımı için oldukça önemli bir süreçtir. Yapı ve özellikleri bakımından grafene en yakın malzeme indirgenmiş grafen oksittir. Fakat bu malzemenin katman sayısının düşürülmesi için uygulanan işlemler ve bu işlemlerin yarattığı zaman ve maliyet yükünden dolayı seri üretim için tercih edilmemektedir. Grafenin indirgenmesi için birçok metot bulunsa da her yöntemin kendine has avantajları ve dezavantajları bulunduğundan uygulamaya göre bir yol izlenmelidir.
Li-ion piller, Li-S piller ve Na-ion piller gibi şarj edilebilir piller, yenilenebilir enerji sistemlerinin geliştirilmesinde harika bir yer tutar. Bu pillerin mevcut dezavantajları beklentileri karşılamak için yeni çözümler gerektirir. Grafen bu gelişmeler için umut verici bir malzeme olarak kabul edilmektedir. Grafenin yüksek iletkenliği, yüksek yüzey alanları ve mekanik esnekliği şarj edilebilir pillerde büyük ölçüde kullanılmaktadır. Modern dünyanın giderek artan enerji gereksinimleri, bilim insanlarını gerekli iyileştirmeler yolunda yeni sorunlara çözüm üretmeye itmiştir. Yenilenebilir enerji kaynakları, otomobiller gibi önemli sektörlerin ve verimli enerji depolama sistemlerinin ilgi odağı olmuştur. Enerji depolama uygulamaları, yeni enerji sistemleri ile elektrikli arabalar gibi enerji tasarruflu makineler arasında köprü görevi görür. Şimdiye kadar Lityum-iyon piller piyasadaki en yaygın ticari piller olmuştur. Bununla birlikte, sınırlı teorik kapasiteleri, yüksek maliyeti ve Li elementinin azlığı, bilim topluluğunu farklı seçenekler aramaya zorlar. Li-ion pillerin kapasitesinin artırılması, eski Li-S pillerin yeniden canlandırılması ve sodyum-iyon piller (SIB) gibi yeni teknolojilerin geliştirilmesi, araştırılmakta olan seçeneklerdir.
Son zamanlarda, grafen bu gelişmelerin yıldızı olmuştur. Grafen aslında bir sp2-bağlı altıgen ağda düzenlenmiş tek atom kalınlığında bir karbon tabakasıdır. Bu basit görünen yapı, çeşitli mükemmel fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir. Grafen tek atom kalınlığı sayesinde eşsiz elektronik özellikler, yüksek mekanik mukavemet, yüksek termal iletkenlik ve geniş yüzey alanı (2630 m2/g) sağlar.
Grafenin benzersiz özellikleri, yeni enerji depolama uygulamaları için verimli elektrotlar geliştirmede kullanılır. Yüksek elektron hareketliliği (2,5 × 105 cm2 /V s) ve yüksek grafen yüzey alanı, Li-ion, Li-S ve Na-ion piller için şarj kapasitesinin geliştirilmesini kolaylaştırır. Grafenin esnek doğası, şarj / deşarj döngüleri sırasında hacim dalgalanmalarını tamponlar.
Geleneksel lityum-iyon pil (LIB) teknolojisi grafit anotları ve LiCoO2 katotunu içerir. Bu pillerin önemli enerji yoğunluğu ve şarj / deşarj kapasitesi göstermesine rağmen, son teknolojik gelişmelerin enerji taleplerini karşılamada geride kalmaktadırlar. Bu nedenle, daha iyi şarj depolama kapasitesine ve ümit verici döngüsel stabiliteye sahip farklı anot malzemelerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Karbon malzeme çeşitliliği arasında; grafen, grafen oksit (GO) ve türevleri, yüksek iletkenlik özellikleri, yüksek yüzey alanı (> 2000 m2/g) ve iyi yük taşıyıcı hareketliliği nedeniyle ilgi odağı haline gelmiştir.
Bu malzemeler Li-iyon hareketliliğini ve elektron transferini teşvik ederken, Li’nin grafen üzerindeki yüksek yayılım oranı hız kapasitesini arttırır. Grafenin teorik kapasitesi (764 mAh / g), geleneksel grafit elektrotların iki katıdır. GO’ların elektriksel özellikleri, yapılarındaki oksijen içeren grupların konsantrasyonunu değiştirilerek kolayca ayarlanabilir. GO’nun bir başka avantajı, elektroaktif malzemelerin sabitlenmesi için artan aktif alanların sayısıdır. Grafen ve GO doğrudan elektrot olarak kullanılabilse de, metal oksitleri, CNT’ler gibi diğer karbon bazlı malzemeleri dahil ederek veya farklı indirgeme stratejileri, heteroatom katkısı ve ko-atom katkısı yoluyla yapılarında kusurlar oluşturarak bu yapıları değiştirmek de mümkündür. . Tüm bu yöntemler, LIB’lerin şarj kapasitesini ve döngü kararlılığını artırmayı amaçlamaktadır. Çalışmaların çoğu grafen bazlı anotlara odaklanmış olsa da, grafen bazlı katotlar da son zamanlarda bilim camiasında dikkat çekmektedir.
Anot malzemeleri için grafen, grafen nanosheet (GNS)’ler, karbon nanotüpler (CNT’ler), karbon nanoribbonlar (CNR) veya bu yapıların bir kombinasyonu gibi farklı formlarda kullanılabilir. LIB anotlarında geri dönüşümlü kapasiteyi 794-1054 mAh g − 1‘e yükselten kusurlu ve kenarlı düzensiz grafen yapıları da kullanılabilir. GO’lar ayrıca ilk şarj kapasitesi 1400 mAh / g olan umut verici malzemelerdir.
Ancak, düşük cycling stabiliteleri vardır. Grafen bazlı anotların şarj kapasitesini ve döngü stabilitesini arttırmak için grafen ve GO yapılarına birkaç farklı malzeme dahil edilir. En yaygın malzemeler metaller, metal oksitler ve sülfür nanopartikülleridir. Farklı çalışmalar, ZnO, MoS2, Fe3O4 ve benzer yapıdaki birçok malzemenin Li-ion pilleri önemli ölçüde artırma potansiyeline sahip olduğunu bulmuştur. Yukarıdaki yöntemlere ek olarak, katkılı grafen / GO yapıları da LIB anotları için araştırılmaktadır. Metal oksitli N-katkılı grafen / GO yapıları yüksek kapasiteler ve döngü kararlılıkları sağlamıştır.
Grafen bazlı LIB katotları grafen bazlı LIB anotları kadar yaygın olmasa da, araştırmacılar son zamanlarda bu potansiyeli araştırmaya başlamıştır. Lityum iyon piller için en çok çalışılan katot malzemelerinden bazıları LiCoO2, LiMn2O4 ve LiFePO4‘tür. Bu malzemelerin nispeten düşük elektriksel iletkenliği genellikle karbon karası (carbon black) gibi bazı katkı maddeleri dahil edilerek telafi edilmektedir. Ancak, yine de iyileştirmeler gerekmektedir. Grafen, yüksek iletkenliği, yüksek yüzey alanı ve geniş elektrokimyasal potansiyel penceresi nedeniyle mükemmel bir katot malzemesidir. Yüksek yüzey alanı iyon hareketliliğini kolaylaştırır ve geliştirilmiş oksit performansı ile metal oksit / karışık metal oksitlerin büyümesi için bir substrat sağlar. Diğer karbon malzemelerle birlikte olan grafen kompozitler iyon aktarım hızını ve Li + difüzivitesini arttırır. Grafen bazlı LIB katotlarının en büyük dezavantajları yüksek hacimli oluşudur. Bu dezavantajlar nedeniyle, bu sistemlerin geliştirilmesi gerekmektedir.
LIB’lerin teorik kapasiteleri giderek artan enerji talebini karşılayamadığından, farklı pil türleri dikkat çekmektedir. Dahası, LIB’ler hala yüksek Li içeriğinden dolayı bazı sorunlarla karşılaşılmaktadır. Lityum-kükürt (Li-S) piller, son derece yüksek teorik kapasiteleri ve kükürt bolluğu nedeniyle LIB’lere en umut verici alternatiflerden biri olarak kabul edilir. Li-S pilleri bir süredir piyasada kullanılmaktadır. Şimdiye kadar ticari Li – S pil, ticari LIB’lerden (150-200 Wh/kg) önemli ölçüde daha yüksek olan 350 Wh/kg’in üzerinde özel enerji sunmaktadır. Belirli bir enerjide 600 Wh/kg’in öngörülebilir gelecekte elde edileceğine inanılmaktadır. Bununla birlikte, sülfür / Li2S’nin yalıtıcı doğası ve lityum polisülfürlerin yüksek çözünürlüğü nedeniyle hızlı kapasite bozulması ve kısa ömrü nedeniyle gelişmeleri engellenmiştir. Lityum polisülfitlerin yüksek çözünürlüğü bir “mekik etkisi” yaratır ve hem anodu hem de katodu bozar. Ayrıca, kükürt ve Li2S arasındaki dönüşümler, yapıda çatlaklar oluşturan% 70’lik bir hacim değişikliğine neden olur. Grafen ve türevleri bu sorunların üstesinden gelme potansiyeline sahiptir. Graphene ve GO, katotlarda, anotlarda ve Li-S pillerin ara katmanlarında kullanılabilir. Yüksek grafen iletkenliği, elektron transferini kolaylaştırır ve kükürdün yalıtım yapısını telafi ederken esnekliği ve mekanik sağlamlığı, şarj / deşarj döngüleri sırasında büyük hacim değişikliklerini tamponlar. Gözenekli yapısı ve grafenin yüksek yüzey alanı, kükürt yüklemesi için uygun bir platform sağlar. GO, polisülfürleri yakalama ve Li-S pillerinin verimliliğini arttırma yeteneğine sahip çeşitli farklı fonksiyonel gruplar içerir. Grafen, GO ve türevlerinin polisülfür yakalama özellikleri, farklı fonksiyonel gruplar veya heteroatomlarla doping veya fonksiyonelleştirme yoluyla arttırılabilir. N-doping, CNT gibi diğer karbon materyallerinin dahil edilmesi ve grafen-polimer kompozitleri, Li-S pillerinin geliştirilmesi için yaygın olarak incelenen yöntemlerdir.
LIB’lere bir başka alternatif sodyum-iyon piller (SIB’ler) olarak kabul edilir. Özellikle Na’nın düşük maliyeti ve bolluğu, LIB’lere kıyasla caziptir. Çoğu enerji depolama uygulaması için uygundur, ancak özellikle şebeke depolama, yenilenebilir rüzgar ve güneş enerjisi, enerji depolama, kesintisiz güç kaynakları olarak yedekleme sistemleri ve sabit enerji depolama gibi “geniş format” uygulamaları ve otomotiv sektörü için uygun olarak görülmektedirler. SIB’ler için katot malzemeleri olarak sodyum manganez hekzasiyanoferrat, Na3V2 (PO4) / karbon kompoziti ve Na3V2 (PO4) / G kompoziti gibi çeşitli uygun katot seçenekleri önerilmiştir. Bununla birlikte, anot malzemelerinin geliştirilmesi hala devam etmektedir. Grafen ve grafen bazlı malzemelerin SIB katotları için uygun olduğu bulunmuştur. Grafen, elektroaktif nanomalzemeler için bir destek görevi görebilir ve katmanlar arasındaki van der Waals kuvvetlerini azaltarak yeniden istiflenmelerini engelleyebilir. Ayrıca, geniş, elastik ve yüksek iletkenliğe sahip grafen, kompozitin elektrik iletkenliğini arttırır ve döngü sırasında elektrot malzemelerinin hacim genişlemesini tamponlar. LIB’lere ve Li-S pillere benzer şekilde, grafenin işlevselleştirilmesi ve katkısı, SIB’lerin kapasitesini ve döngü kararlılığını daha da artırır. rGO nanosheets ayrıca 40 mAg − 1 akım yoğunluğunda 174.3 mAh g − 1‘e kadar geri dönüşümlü kapasite sağlayan Na iyonları için mükemmel konakçı materyali olarak bulunur.
Enerji endüstrisindeki acil ihtiyaç, bilim insanlarını yeni yöntemler geliştirmeye teşvik ediyor. Hiç şüphe yok ki, şarj edilebilir piller sürekli büyüyen enerji sistemlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu sistemlerde en önemli şarj edilebilir piller Li-ion piller, Li-S piller ve Na-ion pillerdir. Bilim adamları bu pillerin geliştirilmesi için grafen kullanıyorlar. Grafenin 3D yapısı, yüksek iletken doğası ve yüksek yüzey alanı nedeniyle bir elektron iletken ağı sağlar. Artan elektron iletkenliği sonuç olarak pillerin hız kapasitesini ve döngü kararlılığını artırır.
1. Al Hassan, M. R., Sen, A., Zaman, T., & Mostari, M. S. (2019). Emergence of graphene as a promising anode material for rechargeable batteries: A review. Materials today chemistry, 11, 225-243.
2. Kucinskis, G., Bajars, G., & Kleperis, J. (2013). Graphene in lithium ion battery cathode materials: A review. Journal of Power Sources, 240, 66-79.
3. Zhang, Y., Gao, Z., Song, N., He, J., & Li, X. (2018). Graphene and its derivatives in lithium–sulfur batteries. Materials today energy, 9, 319-335.