Günlük arşiv 21 Nisan 2019

Genç Girişimciler İçin Fikirler

Genç Girişimcilerin Fikirlerini Hayata Geçirmesini Sağlayacak 8 Adım

Bütün girişimcilerin ortak noktası harikulade fikirler üretmesidir. Asıl önemli olan ise, fikirlerin unutulup gitmesine izin vermeden onları hayata geçirmektir. Eğer aklınızda iyi olduğunu düşündüğünüz bir fikriniz varsa, işte hayata geçirmek için yapmanız gerekenler;

1) BİR PLANINIZ OLMALI

Birçok başarıya ulaşmış insana göre kilit nokta planlı davranmak. Fikrinizi ürettikten sonra sizi başarıya götürecek planı yapmak, genellikle girişimlerin en zor evresi olarak görülür. Tavsiyemiz ise her şeyi not almanız ve karşılaşabileceğiniz her adım için detaylı planlar yapmanız.

2) ÖZGÜVENİNİZ YÜKSEK OLSUN

Fikrinizi ürettikten sonra başarıya ulaşmak için kendinize güveniniz olmalı. Çok fazla insan beklediğinden daha çok zorluklarla karşılaştığı için kendine güvenini yitiriyor ve fikrini hayata geçirme noktasında başarısız oluyorlar. Tavsiyemiz öngöremeyeceğiniz zorluklarla karşılaşacağınıza hazırlıklı olmanız ve kendinize inanmanız! Çok fazla özgüven ise her zaman zorluklarla karşılaşmanıza neden olabilir. Aradaki dengeyi iyi ayarlamanız gerekiyor.

3) RİSKLERİ KUCAKLAYIN

Risk, bir girişimcinin en yakın dostudur. Yolculuğunuz boyunca karşınıza çıkacak riskleri en doğru şekilde yönetmeniz gerekiyor. Risk almaktan kaçınırsanız, çok büyük olasılıkla ilerleyemez ve yerinizde sayarsınız. Bu nedenle yolculuğunuzda hızlı bir şekilde ilerlemek istiyorsanız, risk yönetimini mutlaka öğrenmeniz gerekiyor.

4) İLETİŞİM ÇOK ÖNEMLİ

Kendilerinden ne beklendiğini bilmeyen insanlar işlerini verimli yapamazlar. Bu yüzden ekip içinde iletişimi maksimumda tutmalısınız. Güçlü liderler, ekibi büyüdükçe iletişim kurmanın zorlaşacağını bilir ve bunun üstesinden gelir. Ekip içi iletişimin dışında, müşteriyle iletişim de en önemli konulardan biridir. Müşterinin beklentilerini ve geri bildirimlerini iyi anlamazsanız, müşterileriniz mutlu olmayacaktır.

5) GELİŞİME AÇIK OLUN

Hiçbir girişim fikri, yaratıcısının aklına son haliyle gelmemiştir. Çok basit fikirler, büyük gelişimlerle başarı hikayelerine dönüştüler. Bu yüzden asla fikrinizin ilk haliyle yetinmeyin. Devamlı geliştirmeye odaklanın ve daha iyi bir noktaya taşıyın. Olaylar arasında bağlantıları görmeye başladığınızda fikrinizi geliştirmek için kendinize meydan okuyun.

6) SABIRLI OLUN

Bir gecede başarılı olmak bir hayalden ibarettir. Defalarca denemeniz, aylarca çalışmanız gerekebilir. Karşınıza çıkacak her olumsuzlukta sabırlı olmanız ve üstesinden gelmeniz gerekiyor. Kısıtlı bütçeler, başarısızlıklar ve sürekli engellerle karşılaşmak, fikrinizin peşinde giderken tecrübe edeceğiniz en gerçekçi şeyler olacaktır. Unutmayın ki Henry Ford, Ford Motors Company’i kurmadan önce 5 kez iflas edip beş parasız kalmıştı. Bunun gibi birçok girişim onlarca başarısızlığın sonucunda başarıyı tadabilmiştir.

7) EKİBİNİZE GÜVENİN

Her takım elemanı motivasyona, eğitime ve onay almadan günlük kararları alma otoritesine ihtiyaç duyar. Bu yüzden ekip üyelerinizden maksimum verimi alabilmek için onlara güvenmeniz gerekiyor. Tabi yanlış kişilere güvenmek de şirketinizde oluşacak ciddi bir tökezlemeye neden olabilir. Bu riski en iyilerle çalışarak azaltmak başarıya giden yolda önemli bir konuma sahip.

8) BÜTÇEYİ DERT ETMEYİN

Günümüzde girişimcilik oldukça önem verilen bir konu haline geldi. Eğer fikrinize gerçekten güveniyorsanın ve insanların ilgisini çekmeyi başarabilirseniz, gerekli fonu sağlamak beklediğinizden çok daha kolay olabilir. Dünyada ‘Crowdfunding’ olarak bilinen, dilimize ‘Kitlesel Fonlama’ olarak geçen konsept, projeniz için gerekli fonu çok kısa sürede sağlayabiliyor. Türkiye’nin ilk girişimci pazar yeri olma özelliği taşıyan Arıkovanı’nda, onlarca proje fonlanarak hayata geçmeyi başardı. Sizin de teknoloji ve inovasyon odaklı bir projeniz varsa, Arıkovanı üzerinden proje başlatarak, destekçilerinize ulaşabilir ve fikirlerinizi hayata geçirebilirsiniz.

Küresel Isınmaya Karşı Çözüm !

Küresel Isınmaya Karşı Yüzen Şehirler

Dünyamızın karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri olan küresel ısınma, beraberinde büyük tehlikeler de getiriyor. İklim değişiklikleri sonucunda dünya genelinde sıcaklıkların yükselmesiyle buzulların erimesi, deniz seviyesinde ciddi yükselmelere neden oluyor. Bu da kıyı şehirlerini su altında kalmakla tehdit ediyor.

Bu tehlikeye karşı bilim insanlarının ve mimarların Birleşmiş Milletler’e sunduğu heyecan verici bir proje geçtiğimiz günlerde karşımıza çıktı. Oceanix City! Yüzen şehir olarak tanımlayabileceğimiz bu proje, Birleşmiş Milletler’e bağlı “UN-habitat” kurumunun sürdürülebilir kalkınma hedeflerine bağlı, insan yapımı bir ekosistem öneriyor. Heyecan verici bu proje yeni dünyanın temellerini oluşturuyor olabilir mi?

Projenin detaylarına bakacak olursak, tasarımının sel, tsunami, kasırga gibi doğal afetlere dayanabilecek şekilde planlandığını görüyoruz. Okyanus tabanına demirlenmiş altıgen platformlardan oluşan şehir, ilk etapta 10 bin kişi barındırabilmekte ve kendi enerjisi, tatlı suyu, ısısını üretebiliyor. Özel bir sistemle okyanus tabanına bağlanan platformlar, istendiği zaman tabandan ayrılıp yer değiştirebilecek. Bunun yanında yüzen şehirlere yeni platformlar eklenerek nüfusu artırılabilecek.

Yüzen şehrin altyapısı, su altı minerallerini elektrik akımına maruz bırakarak üretilen bir malzeme olan “Biorock” ile desteklenecek. Kendi kendini onarabilen bu materyal zamanla sertleşerek, betondan üç kat daha sert, ama yüzebilir hale gelebiliyor. Böylece kötü iklim şartlarına karşı en dayanıklı yapıyı üretmek amaçlanıyor.

Oceanix projesi, dayanıklılığı kadar çevre dostu yaşam da vadediyor. Çöpler pnömatik çöp tüpleri ile toplanıp yeniden değerlendirilebileceği istasyonlara taşınacak. Konsepte otonom su araçları, drone teslimatları ve deniz çiftçiliği gibi yenilikçi fikirler de dahil edilmiş. Yüzeyde ise dikey tarım tesisleri bitkileri beslemek için deniz ürünlerinden elde edilecek organik atıkları kullanacak.

Projenin tasarımcısı BIG firmasının Bjarke Ingels ise proje hakkında şöyle bahsediyor: “Dünyanın en büyük 10 şehrinden 9’u, 2050 yılına kadar yükselen denizlere maruz kalacak. Deniz bizim kaderimiz ama aynı zamanda geleceğimiz de olabilir.”

Dijital Modelleme

Dijital Modelleme Sayesinde Tarihimizi Koruyabilir Miyiz?

İklim değişikliği, silahlı çatışmalar, kalkınma ve insan hareketleri sebebiyle tarihi yerlere yönelik tehditler günden güne artıyor. Bu konuda son olarak yaşadığımız Notre Dame Katedrali yangını da bazı gerçekleri gözler önüne serdi.

Peki, bu tehditlerin önüne geçmek ve bu eserleri gelecek kuşaklara aktarmak için tek şansımız fiziksel önlemler ve yaptırımlar mı? İşte tam bu noktada Google Arts & Culture’nin yeni bir fikri var: ¨Dijital Modelleme¨

Neden gerçek dünyanın dijital modellemesine ihtiyaç var? Aslında bunun çok basit bir cevabı bulunuyor. Deniz seviyesinin yükselmesi ile birlikte Venedik’in sular altında kalma tehlikesi, savaşların simge ve eserleri yok etmesi ve son olarak da Notre Dame Katedrali yangını, neden dijital modellemeye ihtiyaç duyduğumuzu gösteriyor. Tarihi mekânların detaylı 3D taslaklarının çıkarılması, dünya tarihi için ¨sigorta poliçesi¨ olarak görülebilir.

Burada amaç, tersine planlanmış planlar sayesinde karmaşık ve benzersiz yerlerin doğru bakım, onarım ve restorasyonunu sağlamak. Bu sayede olası bir felaket durumunda insanlar bu tarihi yapıtların eski hallerini dijital olarak keşfedebilecekler. Konu hakkında konuşan CyArk’ın kurucusu John Ristevski, ¨Talihsiz bir olay yaşandığında, 3D datalardan türetilecek planlar değerli bir başlangıç noktası olabilir.¨ diyerek projenin önemine dikkat çekti.

Google Arts & Culture, geçtiğimiz nisan ayında ¨Open Heritage¨ projesini CyArk ile birlikte başlatmıştı. CyArk, dünyanın kültürel mirasını yakalamak, arşivlemek ve paylaşmak için kurulmuş bir organizasyon.

Dijital koruma, LIDAR adlı bir lazer ölçüm sistemi tarafından yakalanan 3D taramaların üstüne son derece yüksek çözünürlüklü fotoğraflar yerleştirerek çalışıyor.

Notre Dame Katedrali’nin 2010 yılında başka bir firma tarafından görüntülendiğini belirten John Ristevski, ¨Şimdi alınan bu görüntüler restorasyon çalışmaları için bir rehber olabilir.¨ diyerek çalışmaların önemine dikkat çekti.

¨Open Heritage¨ üzerinde kullanıcılar, çok uzaktaki antik tapınakları ya da yamaçtaki mağaraları multimedya dijital turlar ile deneyimleyebiliyorlar.

Bu proje dünya çapındaki insanların ortak küresel tarihimizi dijital olarak belgelemek ve paylaşmak için nasıl çalıştıklarını gözler önüne seriyor.

Yapay Zeka Destekli Fotoğraflar

Fotoğraflarınız Yapay Zeka Desteğiyle 3D Fotoğraflara Dönüşsün!

Yapay zeka dünyası gelişmelerine dur durak demeden devam ediyor.  Şimdi de yeni bir girişim ile karşı karşıyayız; Yapay zeka destekli olarak 3D fotoğrafların derinlik algılarını kendi üreten bir Yapay zeka destekli uygulama derinlik eklenmesi gereken alanları kendi tahmin ederek bulup bu yerlere otomatik olarak net alan derinliği ekliyor. Sonuç mu? Sadece birkaç adımda fotoğraflarınıza net alan derinliği verebilmenizin dakikalar içinde gerçekleşebilmesi.

Fotoğraflarınızı isterseniz bir DPTH’in kamerası üzerinden çekebilir ya da galerinizdeki fotoğraflardan birini seçip kolayca düzenleyebilirsiniz. Düzenlemek için seçtiğiniz fotoğrafınızı DPTH’e eklediğinizde uygulama otomatik olarak fotoğrafı işleme tabi tuttuğunu belirterek, sürecin 10 saniye ile 1 dakika arasında tamamlanabileceğini belirtiyor.

İşlem tamamlandıktan sonra size hemen bir bildirim gönderen DPTH, net alan derinliği eklediği yeni fotoğrafınızı böylece size sunuyor. Ayrıca bu ekranda Depth Map ve ayarlar seçenekleri üzerinden düzenlenen fotoğrafın tüm detaylarını inceleyebiliyorsunuz.

Bu noktada ayarlar üzerinden fotoğrafın derinliğini, blur oranını ya da mesafesini kolayca değiştirmeniz mümkün. Bu değişimleri Depth Map üzerinde yapabildiğiniz gibi doğrudan işlem görmüş yeni görsel üzerinde de deneyimleyebiliyorsunuz. Sonraki adımdaysa bir klasik son adım olarak, oluşturduğunuz yeni derinlik algılı görseli kolayca sosyal ağlarda paylaşabilmeniz ya da direkt olarak telefonunuza kaydedebilmeniz için karşınıza çıkan seçenekler oluyor.

Ama şunu belirtmeden geçmeyelim; paylaştığınız ve kaydettiğiniz görsellere DPTH logosu ekleniyor. Eğer bu logonun görseliniz üzerinde görünmesin istemiyorsanız 18,99 TL ödeyerek profesyonel pakete geçiş yapabilme hakkınız var.  Bu pakete ilerleyen zamanlarda eklenmesi düşünülenler de mevcut; yüksek çözünürlüklü görsel indirme, Depth Map indirme ve 3D animasyon yapma gibi özellikler. Ama bir güzel nokta daha var ki o da yapacağınız bu tek seferlik ödemeyle ömür boyu tüm bu özelliklerden faydalanabilecek oluşunuz. Buradanuygulamayı indirerek detaylı bilgi alabilirsiniz.

Kulağınızdaki Tercüman

Birden fazla yabancı dil öğrenmek için vaktiniz olmayabilir. Ya da dil öğrenme konusunda kendinizi yeteri kadar becerikli hissetmiyor olabilirsiniz. Dünyanın ilk Canlı Tercümanı Tragl sayesinde yabancı arkadaşlarınızla sohbet etmek için dil kursuna gitmenize gerek yok.

“Dünyanın ilk eller serbest Canlı Tercümanı” olarak lanse edilen TRAGL, size birçok yabancı dilde sohbet edebilmeyi sağlıyor. Patentli ses sistemi, tek bir cihazla kullanarak iletişim kurmamıza izin veriyor. TRAGL söylediklerinizi çeviren ve çevirinizi bir hoparlör üzerinden ileten ön mikrofona sahip. Ayrıca karşı tarafın cevabını kulaklığınızdan çevrilmiş bir halde duyabiliyorsunuz. Bu işlemlerin tamamlanması için kimseden bir kulaklık takmasını istemek zorunda değilsiniz.

Aynı dili konuşmadığımızda iletişim kurmak hiç kolay değil ve bu dil problemi oldukça stresli durumlar yaratabiliyor. TRAGL böyle olası durumlar için oldukça kullanışlı görünüyor. TRAGL’ı seyahatte, acil durumlarda, iş toplantılarınızda, arkadaş toplantılarınızda, kısaca her yerde rahatlıkla kullanabilirsiniz.

TRAGL’ın farkı ne?

Diyalog kurmanız için cihazın sadece bir kişide olması yeterli. Ayrıca doğru tasarlanmış kulaklık ve hoparlör tasarımı sayesinde çevrenizdeki kimseyi rahatsız etmiyorsunuz.

Bazı dil seçenekleri için herhangi bir Wi-Fi noktasına bağlı olmanıza gerek kalmıyor. 30 fark dil seçeneği de TRAGL’ın en önemli ayrıcalıklarından.

Nasıl Çalışıyor?

Cihaz, sesinizi ana mikrofondan tanır, çeviriyi ön hoparlörden çevirir ve yeniden üretir. Diğer kişi konuştuğunda, sesi ön mikrofon tarafından tanınır ve kulaklığınıza 1-2 saniye içinde çevrilir.

İletişim insan ilişkilerinde esastır ve dil engelleri tarihimizde iletişim için daima bariyer olmuştur. Neyse ki, teknoloji iletişimi kolaylaştırabilir. TRAGL, dil engellerini azaltmak ve nerede olursanız olun konuşmanıza izin vermek için tasarlanmış ilk eller serbest canlı tercüman olma özelliği taşıyor.

Kitlesel fonlama aracılığıyla destekçilerine ulaşmayı hedefleyen TRAGL, şimdiye kadar 350.000 dolar fon toplamayı başardı ve tahmini teslimat süresi Nisan 2019. Siz de buradan TRAGL’ın kitlesel fonlama sayfasına giderek detaylı bilgi alabilir ve ön sipariş verebilirsiniz.